Türkiye'nin petrol ihracatı anlaşmasını iptal etmesi Irak'ta paniğe neden oldu

 

 

 

 

Bağdat – Geçtiğimiz hafta Türkiye, Irak ile 1973 yılında imzalanan Kerkük-Ceyhan boru hattı üzerinden Irak petrolünün ihracına ilişkin anlaşmanın, Temmuz 2026'da yürürlüğe girecek bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshedildiğini duyurdu.

 

Anlaşma, Ağustos 1973'te iki taraf arasında imzalanmış olup, Irak petrolünün Kerkük sahalarından Türkiye'deki Ceyhan limanına taşınmasını ve Akdeniz üzerinden ihraç edilmesini öngörüyordu. Anlaşma, taraflardan birinin bir yıl önceden diğer tarafa bildirimde bulunması şartıyla fesih hakkını içeriyordu

 

Gözlemciler, Türkiye'nin anlaşmayı tek taraflı feshetmesinin, iki taraf arasındaki bir dizi gelişmenin ardından geldiğini ve Irak'ın 2023 yılında Paris'teki Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nde açtığı davayı kazanmasıyla sonuçlandığını belirtiyor. Bu davada Türkiye, Ankara'nın Bağdat'ın onayı olmadan Irak Kürdistan Bölgesi petrolünü bu hat üzerinden ihraç etmesi nedeniyle yaklaşık 1.5 milyar dolar para cezasına çarptırılmıştı.

 

Türkiye'nin bu kararı, hem siyasi hem de ekonomik etkilerinin yanı sıra, Bağdat, Erbil ve Ankara için kar-zarar denklemi hakkında bir dizi soru işaretini beraberinde getiriyor.


 

Kar-Zarar Denklemi

 

Siyaset Bilimi Profesörü Dr. Ali Ağvan, Kerkük-Ceyhan boru hattı üzerinden Kerkük'ten günde ortalama 75 ila 100 bin varil Irak petrolü ihraç edildiğini, ancak 2013 yılında Ankara'nın Irak Kürdistan Bölgesi ile Bağdat'ın onayı olmadan bölge sahalarından yaklaşık 450 bin varil petrol ihraç etmek üzere anlaştığını belirtiyor. Bu durum, Irak'ın Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nden Türkiye'ye 1.5 milyar dolar para cezası verilmesi ve bu hat üzerinden bölge petrolünün ihracatının durdurulması kararını aldığı 2023 yılına kadar devam etti.

 

Al Jazeera Net'e konuşan Ağvan, Türkiye'nin Irak Kürdistan Bölgesi petrolünün kendi toprakları üzerinden geçişi için varil başına yaklaşık 16 dolar ücret aldığını, Irak petrol şirketi SOMO'nun ihraç ettiği her bir varil Irak petrolü için ise 90 sent ile 1.5 dolar arasında ücret aldığını açıkladı. Bu durum, Türkiye'nin daha büyük ekonomik faydalar elde etmek için anlaşmayı feshetme yoluna gitmesine neden oldu.

 

Kar-zarar hesaplamalarına gelince, Ağvan, Bağdat'ın ciddi kayıplara uğrayacağını savunuyor. Bunun nedeni olarak Ankara'nın Irak ile petrol ilişkilerini 1973 anlaşması dışında, yeni bölgesel ve uluslararası ortamın farklı müzakere koşulları ve artık sahip olduğu su kozu gibi önemli baskı araçları dahilinde yeniden inşa etmek istemesini gösteriyor. Ayrıca, Irak'taki PKK'nin etkisinin azalmasının da bir etken olduğunu belirtiyor.

 

Türkiye, bu kararıyla 1973 anlaşmasının varlığından kaynaklanabilecek herhangi bir sonraki hukuki ve adli sonuçlardan da kurtulmayı hedefliyor. Ayrıca, Bağdat'ı 1.5 milyar dolarlık tazminat kararını kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak düşürmeye ikna etmeye çalışıyor. Türkler ayrıca, Irak'ın şu ana kadar yeni Suriye üzerinden Akdeniz'e alternatif bir petrol yolu inşa etmeyi başaramadığını fark etmiş durumda. Bu durum, Türkiye'ye Irak petrolü için yeni ihracat koşulları dayatma yeteneğini artıran münhasır bir coğrafi avantaj sağlıyor.

 

Ağvan'a göre Türkiye, bu dosyayı Hürmüz Boğazı'nın kapatılması veya son İran-İsrail savaşı sırasında olduğu gibi Arap Körfezi üzerinden petrol ihracat hatlarındaki aksaklıklar yaşanabileceğine dair senaryolar dahilinde kullanıyor. Bu da Türkiye'nin Ceyhan limanına Irak'ın enerji güvenliğinde iki kat fazla bir işlevsel rol kazandırıyor.

 

Bu bağlamda, Irak Parlamentosu Üyesi Zuhair el-Fetlavi, Türkiye'nin kararının Irak için büyük ve tehlikeli sonuçları olacağını vurgulayarak, Irak'ın bütçesinin %90'ının petrol gelirlerine dayandığını ve Irak petrolü ile Kürdistan Bölgesi petrolünün ihracatının Türkiye'nin kararıyla zarar göreceğini belirtti.

 

Yerel medyaya konuşan Fetlavi, Irak ekonomisine zarar verecek bu Türkiye kararı sonrası Irak hükümetinin net bir duruş veya tepki göstermeden sessiz kalmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.

 

Irak hükümeti sözcüsü, Al Jazeera Net muhabirinin resmi bir hükümet açıklaması alma çabalarına rağmen Türkiye'nin kararının sonuçları hakkında konuşmaktan kaçınırken, Irak Petrol Bakanlığı, Temmuz 2024'ten bu yana Türk tarafıyla anlaşmayı uzatmak için görüştüklerini ancak sonuç alamadıklarını belirtti.

 

Irak Haber Ajansı (INA), Irak Petrol Bakanlığı'nda resmi bir kaynağın aktardığına göre, Türkiye Enerji Bakanlığı'nın Irak Petrol Bakanlığı'na iki ülke arasındaki işbirliği ufuklarını genişletmek amacıyla petrol ve gaz, petrokimya endüstrileri ve elektrik alanında yeni bir işbirliği taslağı ile anlaşmayı yenileme arzusunu ifade eden bir mektup gönderdiğini bildirdi.

 

Anadolu Ajansı'na göre, Ankara, Irak'tan Türkiye'ye ve oradan da küresel piyasalara ham petrol transferi alanındaki işbirliğini genişletmeyi amaçlayan, uzun vadeli stratejik projelere odaklanan yeni bir anlaşma taslağı hazırlamak için Bağdat ile teknik ve siyasi müzakerelere başladı bile.

 

Ajans, bölgesel dönüşümlerin ve enerji piyasasındaki değişikliklerin iptal edilen anlaşma üzerinde yeni zorluklar yarattığını, bu da bölgedeki mevcut enerji gerçekliğine uygun yeni bir sözleşme ile ticari ve yapısal çerçevenin geliştirilmesini zorunlu kıldığını kaydetti.

 

Bu arada, petrol uzmanı ve Irak Petrol Bakanlığı eski sözcüsü Asım Cihad, Irak hükümetinin anlaşmayı uzatmak ve bazı maddelerini değiştirmek için Türkiye ile erken müzakerelerde bulunması gerektiğini söylüyor.

 

Al Jazeera Net'e konuşan Cihad, Irak'ın anlaşmayı 5 veya 10 yıl daha uzatabileceğini ve ardından anlaşmanın, Irak petrolünü Türkiye üzerinden Avrupa'ya ihraç edecek boru hatlarını içeren Kalkınma Yolu projelerinin tamamlanmasıyla eş zamanlı olarak iptal edilebileceğini açıkladı.


 

En Büyük Kaybeden

 

Diğer yandan, Bağdat'taki Irak Üniversitesi Ekonomi Profesörü Dr. Abdurrahman el-Meşhedani, anlaşmanın iptal edilmesinin ardından Bağdat ve Ankara'nın kar veya zarar edip etmediğini henüz kesin olarak söylemenin mümkün olmadığını belirterek, iki taraf arasındaki anlaşmada, özellikle Paris mahkemesinin kararıyla Türkiye'nin uğradığı para cezasından sonra birçok çakışma olduğunu ifade etti.

 

Al Jazeera Net'e konuşan Meşhedani, en büyük zararı Kürdistan Bölgesi'nin gördüğünü, zira Türkiye'nin Paris mahkemesi kararından sonra Ceyhan limanı üzerinden bölgeden petrol ihraç etmediğini, bunun da bölge üzerinde bir baskı aracı olduğunu kaydetti. Özellikle Bağdat'ın onayı olmadan petrol ihracatı konusunda Bağdat ile Erbil arasında yaşanan büyük anlaşmazlıklar ve Bağdat'ın, Erbil'in petrol ihracat gelirlerini teslim etmemesi halinde bölge çalışanlarının maaşlarını ödemekten kaçınması bu durumu pekiştiriyor.

 

Meşhedani, anlaşmanın iptal edilmesi ve önceden harekete geçilmemesinden Bağdat'ı sorumlu tutarak, Irak petrolünün geçiş ücretlerinin Türkiye için Irak Kürdistan Bölgesi petrolünün ihracatından Ankara'nın aldığı ücretlerle karşılaştırıldığında önemsiz olduğunu açıkladı. Bu da iki tarafın Türkiye'ye toprakları üzerinden petrol geçiş ücretlerini artırmayı garanti eden yeni bir anlaşmaya gideceği anlamına geliyor.

 

Ali Ağvan'a dönecek olursak, anlaşmanın iptal edilmesinin birincil hedefinin Irak Kürdistan Bölgesi olduğunu, özellikle de bölgenin Paris mahkemesi kararından önce Türkiye üzerinden günde 450 ila 550 bin varil arasında petrol ihraç ettiğini vurguluyor.

 

Ağvan şöyle diyor: "Türkiye, üretim, taşıma, rafinaj ve pazarlama dahil olmak üzere 40'tan fazla şirketi aşan geniş Türk petrol yatırımlarına dayanarak, Bağdat'a geri dönmeksizin bölge ile doğrudan ilişkilerde kendisine ayrıcalık tanıyacak yeni bir anlaşma istiyor."


 

Türkiye'nin Durumu

 

Kar-zarar dengesi tartışmasının ortasında Abdurrahman el-Meşhedani, "Türkiye'nin de anlaşmanın iptalinden zarar göreceğini, zira Türkiye'nin Irak petrolünün geçiş ücretlerinden veya Irak petrolünün Türk rafinerilerinde yerel olarak kullanılmasından fayda sağladığını" düşünüyor.

 

Türk tarafına gelince, Türk siyasi araştırmacı Yusufoğlu, "anlaşmanın iptal edilmesinin birkaç nedeni olduğunu, bunların en önemlilerinin değişen bölgesel ve uluslararası koşullar ile Ankara'nın Bağdat ile ortak işbirliğini geliştirmeye, önceki engelleri aşmaya ve iki ülke arasındaki gelecekteki herhangi bir anlaşmazlığı aşmak için esnek mekanizmalara sahip yeni bir anlaşma yapmaya çalışması olduğunu" belirtiyor.

 

Al Jazeera Net'e konuşan Yusufoğlu, "eski anlaşmanın iptal edildiği tarihten itibaren bir yıl boyunca Irak petrolünün Türkiye'deki Ceyhan limanına akışının devam etmesiyle birlikte, önümüzdeki aylarda Bağdat ve Ankara arasında yeni bir anlaşma yapmak için görüşmelerin sürdüğünü ve her iki ülkenin de yeni bir vizyonla anlaşmayı yenilemede çıkarı olduğunu" açıkladı.

 

Yusufoğlu, "anlaşmanın iptal edilmesinin nedenlerinden birinin de Kürdistan Bölgesi'nden petrol ihracatı için Irak içinde bir koordinasyonun olmaması olduğunu ve bunun da Bağdat ile Erbil arasında bölge petrolünün Bağdat'ın kontrolü ve onayı olmadan ihracatının mekanizması ve hukuki niteliği konusunda anlaşmazlıklara neden olduğunu" belirtiyor.

 

Yusufoğlu ayrıca; "Türkiye'nin, en yüksek ekonomik kazanımları ve her iki ülkeye de hizmet edecek stratejik çıkarları elde etmek amacıyla mevcut uluslararası ve jeopolitik gelişmelerden sonra yeni bir ekonomik denklemle petrol taşımacılığı alanında etkin işbirliğini garanti eden yeni bir anlaşma yapmada çıkarı olduğunu" söyledi.

 

 

Kaynak: https://www.ajnet.me/

Özet
:
Geçtiğimiz hafta Türkiye, Irak ile 1973 yılında imzalanan Kerkük-Ceyhan boru hattı üzerinden Irak petrolünün ihracına ilişkin anlaşmanın, Temmuz 2026'da yürürlüğe girecek bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshedildiğini duyurdu.
Resim
Türkçe
X