Avrupa'da evsizlerin sayısı 1.3 Milyonu aştı. Konut krizi artarak sürüyor

 

 

 

 

Avrupa ve Türkiye Arasında Ortak Kriz: Konut, Bir İnsan Hakkı mı Yatırım Aracı mı?

 

Haber-Analiz / Haberfikir / 11.10.2025

 

Avrupa Birliği’nin 2030 yılına kadar “evsizliği sona erdirme” hedefi, yeni raporlara göre artık gerçekçi görünmüyor.


Yaklaşık 1,3 milyon AB vatandaşı kalıcı bir barınma olanağına sahip değil. Kira fiyatları tarihi seviyelere yükselirken, düşük gelirli kesimler için konut erişimi neredeyse imkânsız hale geliyor.

 

Bu tablo sadece Avrupa’ya özgü değil. Küresel konut krizi, İstanbul’dan Dublin’e, Berlin’den Ankara’ya kadar uzanan ortak bir sosyoekonomik fay hattına dönüşmüş durumda.

 

Avrupa: Sosyal devlet politikası tekliyor

 

Avrupa Evsizlikle Mücadele Dernekleri Federasyonu (Feantsa) tarafından yayımlanan son rapor, evsizliğin “endişe verici düzeyde arttığını” ortaya koyuyor.

 

Kira krizinin Avrupa haritası

 

Feantsa’nın raporuna göre, Avrupa’nın büyük şehirlerinde kira bedelleri gelirlerle orantısız biçimde artıyor.


Berlin, Madrid, Roma, Paris, Amsterdam ve Dublin’de metrekare başına ortalama kira 31,5 avroya yükselmiş durumda.

 

Bu, düşük gelirli hanelerin kira ödemek için gelirlerinin üçte birinden fazlasını harcamak zorunda kaldığı anlamına geliyor.

 

Feantsa Başkan Yardımcısı Ruth Owen, DW’ye yaptığı açıklamada tabloyu şöyle özetliyor:

 

“Veri kalitesi ülkeden ülkeye değişiyor ama genel resim net: Avrupa’da evsizlik ciddi ve büyüyen bir sorun.”

 

Owen ayrıca bazı ülkelerde rakamların düşük görünmesinin, gerçek durumun gizlenmesinden kaynaklandığını belirtiyor.


Bulgaristan ve Hırvatistan gibi ülkelerde güncel ya da güvenilir veri bile bulunmuyor.


Rapor, yalnızca büyük metropollerde değil, refah seviyesi yüksek kuzey ülkelerinde de krizin derinleştiğini vurguluyor:

 

  • Almanya: 531.600 kişi kalıcı barınağı olmadan yaşıyor.

  • Çekya: 10 milyon nüfusun 230 bini evsiz veya geçici konutlarda.

  • Finlandiya, Danimarka, İrlanda: Uzun yıllar düşüşte olan evsizlik, yeniden artışta.Berlin, Paris, Roma ve Amsterdam gibi şehirlerde ortalama kira bedeli metrekare başına 31,5 avroya ulaştı.

 

Bu, bir işçinin gelirinin üçte birinden fazlasının yalnızca kiraya gitmesi demek.

 

Feantsa Başkan Yardımcısı Ruth Owen, “Evsizlik tüm Avrupa’yı etkiliyor ama aynı ölçüde değil. En çok zarar görenler, sosyal koruma ağlarının dışında kalan kesimler,” diyor.

 

Politika çelişkisi: Orta sınıfa yatırım, yoksula ihmal

 

Rapor, konut krizine yönelik politikaların büyük kısmının orta sınıfa yönelik konut finansmanını desteklediğini, bu nedenle düşük gelirli kesimlerin geride kaldığını vurguluyor.

 

Owen’a göre bu durum, krizin toplumsal adaletsizlik boyutunu daha da büyütüyor:

“Konut krizi hepimizi etkiliyor ama eşit biçimde değil. Gerçekçi çözümler için en fazla ihtiyaç duyan kesimleri merkeze almalıyız.”

 

2030 hedefi: Gerçekçi mi, imkânsız mı?

 

Uzmanlar, AB’nin 2030’a kadar evsizliği bitirme hedefinin artık gerçekçi olmadığını düşünüyor.


Almanya’nın en büyük sosyal yardım kuruluşu Caritas’tan Richard Rosenberger, durumu şu sözlerle özetliyor:

“Berlin’de durum hiç bu kadar kötü olmamıştı. Sadece sayı değil, insanların sağlık durumu da her geçen gün kötüleşiyor.”

 

Raporda dikkat çeken bir diğer unsur, Avrupa’da sağa yönelimli politik atmosferin, sosyal politika alanlarını daraltması.


Finlandiya’da on yıl sonra ilk kez evsizlik oranı arttı.


Macaristan’da ise düşük görünen rakamların, hükümetin sivil toplum üzerindeki baskısından kaynaklandığı belirtiliyor.

 

Konut politikalarının ağırlıklı olarak orta sınıfa yönelik finansman desteğine dayanması, düşük gelirli kesimleri sistemin dışına itiyor.


Bu, Avrupa’nın tarihsel olarak savunduğu “sosyal devlet” anlayışının çözülmeye başladığının da bir göstergesi.

 

Türkiye’de tablo: Farklı dinamik, benzer sonuç

 

Türkiye’de ise tablo farklı dinamiklerle benzer bir yöne evriliyor.


Büyük şehirlerde konut fiyatları son üç yılda %200’ün üzerinde arttı, kiralar gelir artışının çok ötesine geçti.


Kiralarda uygulanan %25 tavan sınırı, geçici bir fren etkisi yaratsa da piyasadaki dengesizliği kalıcı biçimde çözemedi.

 

Bir yanda kentsel dönüşüm ve lüks konut projeleri ile büyüyen inşaat sektörü, diğer yanda dar gelirli haneler için barınma krizi.


Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2024 itibarıyla hanelerin yüzde 35’i kira veya konut masraflarını “çok zor” karşıladığını belirtiyor.

 

Sosyologlara göre bu tablo, Türkiye’de de konutun artık bir “barınma hakkı” değil, yatırım ve spekülasyon aracı haline geldiğini gösteriyor.

 

Benzer bir çıkmaz: Konut, gelir adaletsizliğinin aynası

 

Hem Avrupa’da hem Türkiye’de yaşanan kriz, aslında aynı yapısal sorunun farklı tezahürleri:


Gelir eşitsizliği, sosyal konut üretiminin yetersizliği ve finansal sistemin konutu bir yatırım aracı haline getirmesi.

 

Avrupa, yüzyıllardır kurduğu sosyal devlet modelinin sınırlarına gelirken, Türkiye hâlâ adil ve sürdürülebilir bir konut politikasını kurma aşamasında.


Her iki durumda da sonuç benzer: Barınma hakkı, piyasa güçlerinin insafına terk ediliyor.

 

Politika önerileri: Sosyal konutu yeniden tanımlamak

 

Uzmanlara göre bu krizin çözümü, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda ideolojik bir tercih meselesi:

 

  • Sosyal konutun yeniden kamusal sorumluluk olarak tanımlanması,

  • Kiracılar için uzun vadeli koruma mekanizmalarının oluşturulması,

  • Konut finansmanında kamu-özel ortaklıklarının sosyal faydaya göre yeniden düzenlenmesi gerekiyor.

 

AB’nin 2030 hedefi, bu adımlar atılmadığı sürece gerçekçi bir plan olmaktan çok bir iyi niyet beyanı olarak kalacak.


Türkiye için de benzer bir risk geçerli: “Yapılaşma” ile “barınma” arasındaki farkın yeniden hatırlanması gerekiyor.

 

Sonuç

 

Avrupa’da başlayan, Türkiye’de yankılanan bu kriz, çağımızın temel sorusunu yeniden gündeme taşıyor:

 

Konut, bir meta mı, yoksa temel bir insan hakkı mı?

 

Bu soruya verilecek cevap, yalnızca mimariyi değil, toplumsal adaletin geleceğini de belirleyecek.

 

 

Özet
:
Avrupa Birliği’nin 2030 yılına kadar “evsizliği sona erdirme” hedefi, yeni raporlara göre artık gerçekçi görünmüyor. Yaklaşık 1,3 milyon AB vatandaşı kalıcı bir barınma olanağına sahip değil. Kira fiyatları tarihi seviyelere yükselirken, düşük gelirli kesimler için konut erişimi neredeyse imkânsız hale geliyor.
Resim
Türkçe
X