Ukrayna Savaşı, Çin’in Dış Politikasını Şekillendirmeye Devam Ediyor
Geçtiğimiz hafta Avrupa liderlerinin Pekin’e yaptığı ziyaret, ticaret ve güvenlik konularının yanı sıra Ukrayna’daki savaşın çözümü ihtiyacını da gündeme getirdi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Çin-Avrupa ilişkilerinin bir “kırılma noktasına” geldiğini belirtti. Avrupa açısından, Çin’in Rusya ile yakın ilişkisi ve savaşa dolaylı desteği, son üç yıldır Avrupa-Çin ilişkilerini gölgede bıraktı. Avrupa Konseyi Başkanı António Costa, Çin’in Rusya üzerindeki etkisini kullanarak Birleşmiş Milletler Anlaşması’na saygı göstermesini ve saldırgan savaşı sona erdirmesini istedi.
Çin liderleri uzun vadeli bir barış için bazı çabalar gösterse de, savaşın çözümüne yaklaşılabilmiş değil. Çin'deki birçok yetkili savaşın sona ermesini istese de, Pekin’in bu konuda öncü bir rol üstlenmesi olası görünmüyor. Akademisyenler ve kamuoyu arasında da savaşın nasıl değerlendirileceğine dair fikir birliği yok. Çin’in Rusya ile olan stratejik yakınlığı da Moskova’ya Ukrayna lehine baskı kurmasını zorlaştırıyor. Savaş uzadıkça, Çin ile Avrupa arasındaki temel gerilimleri çözmek de zorlaşıyor.
İç Bölünmeler
Savaşın 40. ayına girilirken, Çin’in stratejik çevresinde – dış politika ve güvenlik yetkilileri, akademisyenler ve yorumcular dahil – hala savaşın sorumluluğuna ve Pekin’in nasıl yanıt vermesi gerektiğine dair ciddi görüş ayrılıkları var. Çin sosyal medyasında ise Rusya yanlıları ile Ukrayna destekçileri arasında hararetli tartışmalar sürüyor.
Bazı yetkililer ve vatandaşlar için bu savaş, egemen iki ülke arasındaki bir çatışma ve Rusya, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ihlal etti. Çin’in tarihindeki dış müdahaleler göz önüne alındığında, bu kesim Ukrayna’ya sempati duyuyor. Çin’in diplomatik söylemi de egemenliğe ve kuvvet kullanılmasına karşı çıkmaya dayanıyor; bu da Ukrayna'nın tezleriyle örtüşüyor. Üstelik Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana Çin ile Ukrayna arasında dostane ilişkiler kurulmuştu – özellikle Ukrayna’nın Çin’e sağladığı ileri teknoloji (örneğin jet motorları), Çin’in askeri ve sanayi gelişimi açısından çok önemliydi.
Diğer kesim ise savaşı Soğuk Savaş sonrası bölgesel yeniden yapılanmanın bir parçası olarak görüyor. Onlara göre Batı’nın, Rusya'nın geleneksel etki alanına sürekli müdahalesi Moskova'daki endişeleri körükledi. Tıpkı I. Dünya Savaşı sonrasında Almanya’ya yönelik baskının II. Dünya Savaşı’nı hazırlaması gibi, Batı’nın Doğu Avrupa’da artan etkisi Rusya'yı bir karşı hamleye zorladı.
Birçok Çin vatandaşı da Rusya’yı Batı kuşatmasına karşı direnmesi açısından anlayışla karşılıyor. Çin'in de son yıllarda benzer şekilde Batı tarafından hedef alındığına inanılıyor. Bu nedenle Rusya’nın cesur ve meydan okuyan duruşu, Çin kamuoyunda bazı kesimlerce takdir ediliyor.
Çelişkili Tutumlar
Çin’in Ukrayna savaşına dair belirsiz ve tarafsız gibi görünen tutumu, bu iç bölünmelerin yansıması. Şubat 2023’te yayımlanan 12 maddelik Çin Dışişleri Bakanlığı belgesi bu ikili bakışı ortaya koyuyor: İlk maddede “egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı” vurgulanırken, ikinci maddede “tüm ülkelerin meşru güvenlik kaygılarına saygı” ifadesiyle Rusya’ya anlayış gösteriliyor.
Zorlayıcı Ortaklık
Çin bu savaşı seçmedi ve muhtemelen hiç yaşanmamasını tercih ederdi. Savaş öncesi Çin, hem Rusya hem Ukrayna ile iyi ilişkiler sürdürüyordu. Hâlâ her iki ülkeyle ticaret yapıyor – savaşın yarattığı aksaklıklara rağmen 2024’te Çin-Ukrayna ticareti yaklaşık 8 milyar dolara ulaştı.
Ancak stratejik anlamda Rusya’nın yeri çok daha güçlü. 2.600 km’lik sınır, nükleer güç olması ve yıllık 250 milyar dolara yaklaşan ticaret hacmi, Çin için Rusya'yı vazgeçilmez kılıyor. Çin-Rusya ilişkileri "sınırsız ortaklık" şeklinde tanımlansa da, bu ifade çoğunlukla retorik düzeyde kalıyor. Çin ile Rusya arasında da zaman zaman ciddi ticari ve siyasi anlaşmazlıklar yaşanıyor.
Örneğin Çin, Batı yaptırımlarına uyduğu için Rusya ile ticarette ödeme sorunları yaşanıyor. 2024’te ikili ticaret büyümesi durdu, 2025’in ilk yarısında %10 geriledi. Ayrıca Batı’nın Çin’i Rus silahlarında kullanılan bileşenler konusunda eleştirmesine rağmen, Ukrayna da Çin üretimi dron ve parçaları aktif şekilde kullanıyor.
Barış Olasılığı ve Çin’in Rolü
Teorik olarak Çin, arabuluculuk için iyi bir konumda. İran ve Suudi Arabistan gibi ülkeler arasında arabuluculuk yapmış olması bu potansiyeli gösteriyor. Ukrayna savaşında da barışı sağlamak Çin’in uluslararası imajını güçlendirebilir. Ancak pratikte Çin’in merkezi bir rol oynaması pek olası değil. En iyi ihtimalle çok taraflı bir süreçte yer alabilir.
Rusya’ya baskı kurmaya istekli değil; Ukrayna ve Batı ise Çin’in barış sürecine liderlik etmesini istemiyor, çünkü onun Rusya yanlısı olacağından endişe ediyorlar. Çin, olası bir barış sonrası yeniden yapılanma ve barış gücü sürecine katkı sunmakla ilgileniyor ama savaşı sona erdirecek başat güç değil.
Avrupa ile Zorlaşan İlişkiler
Pekin, Avrupa ile ilişkilerini geliştirmek istese de Ukrayna’daki savaş en büyük engel olmaya devam ediyor. Çin, savaşın Avrupa üzerindeki etkisini başlangıçta küçümsedi. 2019’da AB, Çin’i “sistemik rakip, ekonomik rakip ve stratejik ortak” olarak tanımladı. Ancak ortaklık kısmı bugüne kadar zayıf kaldı.
Çin’e göre, savaş konusunda strateji değiştirmesi gereken taraf Avrupa. Pekin, Rusya ile ilişkisini riske atmak istemiyor. Eğer savaş Rusya’nın zayıflamasıyla biterse, bazı eski Sovyet ülkeleri Avrupa ve Türkiye’ye daha fazla yaklaşabilir. Tersine, savaş Rusya lehine sonuçlanırsa, Moskova’nın bölge üzerindeki kontrolü artabilir. Çin her iki senaryonun da doğuracağı sonuçlara karşı hazırlıklı olmaya çalışıyor.
Pekin savaşta tarafsız kalmaya çalıştı, ama bu tutum gerginlikleri azaltmadı. Aksine, büyük güçler arasındaki karşıtlıkları daha da derinleştirdi. Bu durumdan hiç kimse kâr etmedi — en çok zarar gören ise Ukrayna oldu. Ve savaş sona ermeden, mevcut yönün değişmesi de pek olası değil.
YAZAR: Da Wei
DA WEI, Uluslararası Güvenlik ve Strateji Merkezi Direktörü ve Tsinghua Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde Profesördür.
KAYNAK: https://www.foreignaffairs.com/