İsrail pervasız bir nükleer güçtür

 

 

Dünya’daki sekiz devlet ve "İsrail" nükleer silahlara sahiptir, ancak sonuncusu, Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore ile birlikte, nükleer silahlara sahip olduğunu resmen kabul etmemektedir.

 

Odadaki fil (veya " oturma odasındaki fil ") ifadesi herkesin bildiği ya da aşikar olan ancak en azından bazılarını rahatsız ettiği ve kişisel, sosyal ya da politik olarak utanç verici, tartışmalı, kışkırtıcı ya da tehlikeli olduğu için kimsenin bahsetmediği ya da tartışmak istemediği önemli ya da muazzam bir konu, soru ya da tartışmalı mesele için kullanılan mecazi bir deyimdir. İsrail için de durum tam olarak budur. Kimyasal ve biyolojik kitle imha silahlarının yanı sıra yüzlerce bombaya ve nükleer başlığa sahip olmasına rağmen bu bilgiler on yıllardır inkâr edilmekte, bunun yerine "nükleer belirsizlik" politikası benimsenmekte ve nükleer silahların yayılmasını önleyen uluslararası anlaşmalara uymayı reddettiği gibi herhangi bir uluslararası kuruluşun şüpheli sahaları denetlemesine de izin vermemektedir.

 

İsrail’in plütonyumdan yapılmış 90 nükleer savaş başlığına ve 100 ila 200 nükleer silah yapmaya yetecek üretim kapasitesine sahip olduğuna inanılmaktadır. Bu projeler, en önemlileri İsrail Teknoloji Enstitüsü (Technion), Weizmann Bilim Enstitüsü, İsrail Atom Enerjisi Komisyonu ve İsrail Radyasyondan Korunma Derneği olan bir grup enstitü tarafından geliştirilmekte ve desteklenmektedir. Birçok araştırmaya göre bu silahlar, en önemlisi ünlü Dimona sahası olmak üzere yedi sahada bulunmaktadır. Tüm sahaların Arap nüfusun yaşadığı bölgelere yakın yerlerde inşa edildiği söyleniyor. 1957'de gizli bir anlaşmaya dayanarak Fransa'nın yardımıyla inşa edilen Dimona reaktörü, 22 yıl önce ömrünü tamamlaması nedeniyle stratejik tehlike aşamasına girmiştir.

 

Ayrıca, savunma konularında uzman Jane's Intelligence Review dergisinin 1999 yılında Londra'da yayınladığı bilimsel raporlar ile Fransız ve Rus uydu görüntülerine göre, reaktör binası nötron radyasyonu nedeniyle ciddi hasar görmekte, bu da binanın beton destekleri içinde küçük gaz kabarcıkları oluşturarak binayı çatlamaya açık hale getirmekte ve milyonlarca olmasa bile yüz binlerce kurbanın hayatına mal olabilecek potansiyel bir insani felaket kaynağına dönüştürmektedir. Sağlık açısından ise uzmanlar, reaktörden sızan radyasyonun gerek reaktörü çevreleyen bölgelerde yaşayanlar gerekse içinde çalışanlar için kanser hastalıklarının kaynağı olduğunu belirtmektedir.

 

Siyonist varlık, nükleer bombalar ve nükleer başlıklı füzelerin yanı sıra denizden füze fırlatabilen nükleer denizaltılara sahip olduğu için karada, denizde ve havada nükleer silah kullanma kapasitesine sahip birkaç ülkeden biridir. Küresel güçler arasındaki dengesizlikle birlikte Amerika Birleşik Devletleri, asil değerlerden ve ahlaktan yoksun bir şekilde oynadığı dünya polisi olma rolünün benzersizliği ışığında, on yıllardır nükleer yetenekleri de dahil olmak üzere bu haydut varlığın koruyucusu ve kalkanı olmuştur. ABD, nükleer kapasitesini geliştirmeyi düşünen her ülkeyi takip edip yaptırım uygularken, bu haydut varlığa tam bir koruma ve kollama sağlamaktadır.

 

İsrail liderliği elbette nükleer silahlara doğrudan sahip olduğunu kabul etmeden her zaman bu gücün caydırıcılık için olduğunu ve herhangi bir olası hata payına izin vermeyen ve sıkı çalışma ve karar sistemleri tarafından yönetilen kurumların idaresinde olduğunu iddia etse de bugünkü yazımızın en önemli yönü, İsrail’in nükleer yeteneklere sahip olması fikrinin, her an kullanılma korkusu nedeniyle dünyayı endişelendiren teorik bir fikir olmasıdır.

 

2006 yılında dönemin Siyonist Başbakanı Ehud Olmert bir Alman televizyon kanalına verdiği röportajda "İsrail'in" nükleer silahlara sahip olduğunu şu sözlerle üstü kapalı bir şekilde itiraf etmiştir: "(İranlılar) Amerika, Fransa, İsrail ve Rusya gibi nükleer silahlara sahip olmayı arzuladıklarında iki şeyin eşit olduğunu (İsrail ile İran’ın eşit duruma gelmiş olacaklarını) söyleyebilir misiniz?"

 

Eski ABD Başkanı Jimmy Carter, Londra'da yayımlanan Time gazetesine verdiği demeçte "İsrail’in 150 nükleer savaş başlığına sahip olduğunu söylemiş, Tel Aviv ise "ona yanıt vermekle ilgilenmediğini" belirtmişti.

 

Dünya, Mossad'ın Fas asıllı Yahudi nükleer teknisyen Avigdor Vanunu'yu Dimona'daki nükleer reaktörle ilgili birçok belgeyi teslim ettikten sonra İtalya üzerinden İngiltere'den kaçırmasını yakından takip etti.

 

İsrail’le ilgili bu nükleer teori daha önce herhangi bir şekilde pazarlanabilir bir fikir idiyse de artık bugün, 7 Ekim'deki El Aksa Tufanı Operasyonu'nun gölgesinde, İsrail liderlerinden ve ABD'deki müttefiklerinden duyduklarımız gözlerimizin önünde gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

 

Ekim 2023'te, iktidardaki Likud partisinin Knesset üyesi Revital Tali Gutleff, “Gazze'ye karşı nükleer bir kıyamet silahı kullanılması ve Gazze'nin yerle bir edilmesi” çağrısında bulundu ve onu Gazze Şeridi'ne nükleer bomba atılması olasılığını göz ardı etmeyen İsrail Miras Bakanı Amichai Eliyahu izledi, Kasım 2023'te bir gazetecinin "İsrail'in yarın Gazze'ye bir tür nükleer bomba atmasını" bekleyip beklemediği sorusuna yanıt verirken bunu Gazze Şeridi ile başa çıkmanın "tek yolu" olarak görüyordu. "

 

Mayıs 2024'te ABD'li Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, "İsrail'in, ülkesinin 1940'larda Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine yaptığı gibi, askeri harekâtı sona erdirmek için nükleer silah kullanarak Gazze Şeridi'ni yerle bir etme hakkına sahip olduğunu" ileri sürerek bu felaket ve çılgın önerileri destekledi. Dolayısıyla, tüm kitle imha silahlarına ve kontrolden çıkmış bir yönetime sahip olan bir varlıkla karşı karşıya olduğumuzu göz önünde bulundurduğumuzda, hiçbir iyilik,barış ve insanlık aşığının gözlerini başka bir konuya çeviremeyeceği ya da başka bir konuyla meşgul olamayacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız.

 

Bazıları İsrail'in kurumsallaşmış bir varlık olduğunu ve bu tarz delilerin nükleer düğmeye ulaşmasına izin vermeyeceğini ya da Amerika Birleşik Devletleri'nin buna müsaade etmeyeceğini iddia edebilir. Ancak Ben-Gvir, eski Başbakan Yitzhak Rabin suikastına doğrudan katılmakla suçlanıyor ve Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki terörist listelerinde yer alıyor ve hatta onu var eden Kach hareketi bile İsrail’de yasaklanan ve terörist listesine dahil edilen örgütlerden biri. (ama buna rağmen şu anki hükümetin ortağı durumunda)

 

Batı Şeria'daki Yerleşimciler Konseyi’nin başkanı Naftali Bennett'in başbakan olacağını ve konumu itibariyle "nükleer düğmeye" sahip olacağını kimse bekliyor muydu? Dolayısıyla, sadece Filistinliler için değil, tüm insanlık için olağanüstü tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız ve bu tehlikeli ve çılgın sistemi aynı anda ortadan kaldırmak için acilen harekete geçilmesi gerekiyor.

 

Zaman daralıyor, tehlike çok yakın ve herkes sorumluluklarını yerine getirmeli...

 

Son olarak, yüksek ve acı verici maliyetlere rağmen bu haydut fenomene karşı duran, işgalci gücün onlarca yıldır  gizlemeye çalıştığı gerçek doğası olan ırkçı ve faşist yüzünü ifşa eden yiğit direnişe ve herkes için barış ve iyilik taraftarı olan insanlarımıza teşekkür ederiz.

 

 

YAZAR : BASEM NAIM


KAYNAK: https://english.almayadeen.net/articles/opinion/-israel--is-a-reckless-nuclear-power--the-world-must-act-imm

Özet
:
Almayadeen'den Basem Naim yazdı: İsrail’in plütonyumdan yapılmış 90 nükleer savaş başlığına ve 100 ila 200 nükleer silah yapmaya yetecek üretim kapasitesine sahip olduğuna inanılmaktadır
Resim
Türkçe
X