Kürt Kemalizmi

 

 

Vahdettin İnce, Diyarbakır belediyesi tarafından, Köy Enstitüleri'nin bir tür modern versiyonu olarak nitelendirilen "Köy Komünleri"nin açıldığını belirtiyor. Ayrıca, “Diyarbakır belediyesi bu komünler vasıtasıyla çevre köylerde sanat, kültür, müzik gibi alanlarda eğitim vererek köylü çocukları buralarda çağdaş, medeni, uygar, hatta gelişmiş Batı kültürü doğrultusunda eğittiklerini ifade ediyor.

 

Diyarbakır’da, mimari açıdan Cumhuriyet Ankara’sını örnek alarak yeni inşa edilen alanlarda cami yapımına izin verilmiyor. İnce’nin Diyarbakır’da karşılaştığı olayda, “Bir hayırsever arsa bağışlasa bile, bu sefer de yapımına destek vermiyorlarmış. Talep edildiğinde ise, 'Gidin müftülükten isteyin' diyorlarmış. Hatta bu yeni mahallelerden birinde, cemaat cami için tahsis edilen bir arsada bir mescit yapılmış, belediye gelip onu da yıkmış.” Belediye halkın kendi imkanlarıyla yaptığı girişimleri de engelleyerek Tek Parti iktidarı döneminden bir adım daha öteye gitmiş görünüyor.

 

Esasında enstitü yerine tercih edilen “komün” kavramıyla biraz da sosyalist sos eklenmiş haliyle sol Kürt Kemalist versiyon demek daha doğru olacaktır. Ulusalcı Kürt elitlerinin söylemleri ve yereldeki uygulamaları ile Erken Cumhuriyet dönemi devrimlerinin dine yönelik radikal yaklaşımları arasındaki benzerlikler dikkate alındığında, bu liste daha da genişletilebilir. Öncelikle, her iki grubun da modernleşme ve sekülerleşme hedefleri doğrultusunda dinin toplumsal ve siyasal hayattaki rolünü sınırlamaya yönelik çabaları dikkat çekicidir. Örneğin, Abdullah Öcalan’ın yaklaşımı, devrim kanunları uygulansın diyen radikal Kemalistleri dahi kıskandıracak düzeydedir. 

 

Meselenin bir başka boyutu da bu benzerliğin veya öykünmenin sadece Kürtlere özgü olmadığı gerçeğidir. Hatta denilebilir ki, Kemalizm, Müslüman toplumlar arasında en son Kürtlerin bindiği bir modernleşme trenidir.

 

S. Sayyid, başta “Fundamentalizm Korkusu” adlı eseri olmak üzere diğer çalışmalarında da Kemalizmi Weberci anlamda bir ideal tip olarak yorumlamaktadır. Ona göre, Kemalizm yalnızca Türkiye'yi açıklayan bir kavramdan ibaret değildir. Kemalizm, dünyanın Batı ile Batı-dışı arasında bölünmesi açısından bakıldığında, Batı dışı toplumların Batılılaşma çabalarını tanımlayan genel bir kavramın adıdır. Sayyid’in bu yaklaşımı, Kemalizmi bir model ya da bir ideal tip haline getirir. İdeal tip mükemmel bir benzerlik demek değildir. Başka bir ifadeyle, İdeal tip, gerçek hayatta karşılaşılan toplumsal olayların ve olguların belirli özelliklerinin soyut ve teorik bir modelidir. Bu model, toplumsal gerçekliğin tüm özelliklerini eksiksiz bir şekilde yansıtmak zorunda da değildir. Hatta Weber, yanlış bir çıkarımın veya kendi kendini bozguna uğratan bir eylemin, ideal tip olarak daha kullanışlı olabileceği durumların varlığından söz etmektedir. Bu sebeple Kürt veya Arap ulusalcılığın Kemalist ulusalcılıkla olan bu çelişkili ilişkisi, ideal tip açısından kendini bozguna uğratan bir eylemin analitik değerini işaret etmektedir.

 

Jakoben modernleşmenin ve “Batı-merkezli dünyanın İslam dünyasındaki operasyonlarının adıdır Kemalizm.” Mağrip’ten Hint alt kıtasına kadar, farklı coğrafyalarda ve farklı tarihlerde isimler değişse de yaşanan tecrübeler, jakoben modernleşme pratiği açısından aşağı yukarı hep aynıdır. İran’da Şah Rıza Pehlevi, Afganistan’da Kral Emanullah Han, Tunus’ta Habib Burgiba, Mısır’da Cemal Abdünnâsır gibi liderlerin izledikleri yollar, bu benzerliklerin yumuşak ya da katı, en somut örneklerindendir. Yukarıdaki isimlerin bazıları Atatürk'le çağdaş, bazıları ise yüzyılın ortalarına doğru kendi ülkelerinde benzeri bir modernleşme sürecine öncülük etmişlerdir. 

 

Sayyid'e göre, bu tür hareketlerin genel karakteristiğini en iyi yansıtan düşünce çerçevesi Kemalizmdir, Kemalizm, ulus olgusunu İslam öncesi bir temele dayandırarak, İslam'ı toplumsal hayattan dışlayıp İslam öncesi kökleri başlangıç noktası alarak yeni bir ulus yaratma gayesidir. Albert Hourani’nin de ismini hatırlayamadığım bir eserinde belirttiği gibi, Türkiye'de Sümerler ve Hititler gibi tarih öncesi uygarlıkları esas alan çabalar, İran'da Pers kökenlerine, Mısır'da Firavunlar dönemine ve Arap ulusalcılarının İslam öncesi cahiliye dönemine dayanan ulus inşa etme girişimleriyle benzerlik göstermektedir. Kürtler de marifetin İslam öncesi köklerde olduğu düşüncesiyle kendilerine tarih öncesi bir kök bulma arayışına girmiş, din olarak Zerdüştlüğü ve Medler gibi İslam öncesi kökleri referans almaya çalışmışlardır.

 

Yazının tamamı için : https://www.tezkire.net/gundem/islam-dunyasinda-bir-ideal-tip-olarak-kemalizm

 

KAYNAK: tezkire.net

Özet
:
Tezkire.net'ten Veysel KARATAŞ, Türkiye ve İslam Dünyası'nda Kemalizm'in ortak paydaları İslam karşıtlığı olanlar tarafından nasıl kullanışlı bir araç haline getirildiğini değişik örneklemelerle değerlendiriyor.Yazının kısa bir özeti :
Resim
Türkçe
X