NYT: 12 günlük savaşın ardından İran

 

 

 

 

Tahran’da Bir Bilim İnsanına Yönelik Saldırının Ardından Acı Kayıplar

 

Profesörün üzerinde her zaman hafif bir gizem havası vardı. Komşularının anlattığına göre, Tahran’ın merkezindeki ağaçlarla çevrili bir sokakta bulunan dairesine girip çıkarken yanında daima bir koruma olurdu. Sessiz, gri sakallı bir adamdı; kimse neden korunduğunu tam olarak bilmezdi. Sormaya da cesaret edemezdi.

 

Ama bu, 14 yaşındaki Amirali Khorami’yi pek ilgilendirmiyordu. Video oyunları ve futbola tutkuyla bağlı genç, profesyonel kaleci olmayı hayal ediyordu. Bazen babasıyla sokakta selamlaşan yaşlı komşusuna fazla dikkat etmezdi.

 

Ta ki 13 Haziran sabahına kadar… İsrail ile İran arasında başlayan 12 günlük savaşın dördüncü gününde, Profesör Dr. Ahmadreza Zolfaghari’nin evine düşen İsrail bombası hem bilim insanını ve ailesini hem de yan evde uyuyan Amirali’yi hayattan kopardı.

 

Patlama, sadece hedef alınan binayı değil, çevredeki evleri de yıktı. Amirali’nin 21 yaşındaki ağabeyi Amirmohammad, kurtarma ekiplerinin kardeşinin cansız bedenini enkazdan çıkarmasının bir saat sürdüğünü söyledi. O anları, iki ay sonra yıkıntılar arasında ayakta dururken anlatıyordu: “Amirali hayatı severdi. Ölümü hak edecek ne yaptı ki?”

 

Haziran ayında 12 gün boyunca süren İsrail saldırıları, Tahran’ın 10 milyonluk nüfusunu derinden sarstı. İran Sağlık Bakanlığı’na göre 700 sivil ve yaklaşık 400 askeri personel ile nükleer çalışan hayatını kaybetti. İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı ise 436 sivil ve 435 asker ölümünü doğruladı, yüzlerce kişinin akıbeti belirsiz.

 

Saldırılar sadece askeri merkezleri değil, bir televizyon binasını, kalabalık bir hapishaneyi ve sivil apartmanları da vurdu. Yoğun trafikte seyir halindeki araçlar havaya fırladı, sokaklar savaş alanına döndü.

 

İran’ın son kez bu ölçekte saldırıya uğraması 1988’de, Irak’ın Scud füzeleriyle olmuştu. Ancak bu kez yaşanan tahribat çok daha ağırdı. İsrail’in bu saldırılarla, hem İran’ın nükleer programını felç etmeyi hem de bölgesel gücünü zayıflatmayı amaçladığı yorumları yapılıyor.

 

İran ve İsrail, 25 Haziran’da kırılgan bir ateşkes üzerinde anlaşsa da, pek çok Tahranlı yeni saldırıların kaçınılmaz olduğuna inanıyor. Taş ustası Fereydoon Soltani’nin sözleri bu endişeyi özetliyordu: “Kimse bu işin bittiğine inanmıyor. Gözümüz hep gökyüzünde.”

 

İran-İsrail Savaşı: Tahran’da Yıkım, Kayıplar ve Belirsizlik

 

İran’ın İsrail’e yönelik misillemeleri kapsamında başkent Tel Aviv ve diğer büyük şehirlere fırlatılan balistik füzeler 31 kişinin ölümüne yol açtı. İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın verilerine göre saldırılar, iki ülke arasındaki çatışmanın giderek daha ölümcül bir boyuta ulaştığını gösteriyor.

 

Tahran, en son 1988’de Irak’ın Scud füzeleriyle büyük bir saldırıya uğramıştı. O dönem yüzlerce sivil yaşamını yitirirken, bugünkü saldırıların yoğunluğu çok daha ağır olarak değerlendiriliyor. 25 Haziran’da imzalanan kırılgan ateşkes anlaşmasına rağmen İranlıların çoğu barışın uzun sürmeyeceğine inanıyor.

 

Yeni Bir Savaş Doktrini

 

Uzun yıllar boyunca iki ülke arasındaki mücadele “gölge savaş” üzerinden yürütülüyordu. İran, bölgesel müttefikleri aracılığıyla İsrail’le çatışırken; İsrail de sabotaj, gizli operasyonlar ve suikastlarla İran’ın nükleer programını hedef alıyordu. Ancak Haziran ayında İsrail bu stratejiyi terk ederek doğrudan askeri saldırılar düzenledi.

 

Sivil kayıpların en büyüğü, Evin Cezaevi’nin bombalanmasıyla yaşandı. İran Sağlık Bakanlığı’na göre bir saat süren bombardımanda 80 kişi – mahkumlar, sosyal hizmet görevlileri ve çocuklar – hayatını kaybetti. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Amnesty International, saldırıyı “muhtemel savaş suçu” olarak nitelendirdi.

 

İran’da Milliyetçi Tepki

 

İran yönetimi, kayıpları ulusal dayanışma ve direniş söylemiyle karşılamaya çalışıyor. Tahran’ın merkezinde şehit edilen komutanların ve bilim insanlarının dev posterleri asılırken, Filistin Meydanı’ndaki dijital sayaç “İsrail’in ortadan kaldırılmasına” kalan günleri göstermeye devam ediyor.

 

Öğrenciler ve gençler arasında ise karışık duygular hâkim. Bazıları, ülkesine bağlılıklarını vurgularken; diğerleri hükümetin kriz yönetiminden duydukları hoşnutsuzluğu dile getiriyor. 

 

Toplumsal Yas ve Çelişkili Duygular

 

Tahran’daki Beheşt-i Zehra Mezarlığı, savaşın sembol mekânına dönüştü. Haziran saldırılarında ölen yüzlerce kişi burada toprağa verildi. Anma törenlerinde hem ordu mensupları hem de sivillerin fotoğrafları taşınırken, öfke ve yas duygusu ortak bir zeminde buluştu.

 

Bazı aileler İsrail’e karşı intikam çağrıları yaparken, bazıları ise savaşın yükünü ABD’nin 2018’de nükleer anlaşmadan çekilmesine bağladı. Özellikle gençler arasında ülkeyi terk etme arzusu dikkat çekiyor. “Barış ve özgürlük istiyoruz” diyen çok sayıda İranlı, savaşın en büyük bedelini sıradan vatandaşların ödediğini savunuyor.

 

Kırılgan Normalleşme ve Gelecek Belirsizliği

 

Bazı İsrailli liderlerin savaşı halk ayaklanmasına dönüştürme umudu boşa çıktı. İranlılar liderlerine karşı değil, normale dönmeye çalışarak hayatta kalmayı seçti. Savaş sırasında kaçanların çoğu geri döndüÇatışmaların ardından Tahran’da hayat kısmen normale dönmüş görünüyor. Restoranlar ve caddeler yeniden dolarken, trafik sıkışıklıkları geri geldi. Ancak güvenlik hissi ciddi şekilde zedelenmiş durumda. İran’ın hava savunma sistemlerinin çökmesi halkta derin bir kaygı yaratıyor.

 

Bir yandan da ülkede yeni bir belirsizlik havası var. Bazı gençler değişim umudunu dile getirirken, rejime bağlı gruplar daha fazla savaş çağrısı yapıyor. Tahran sokaklarındaki duvar yazıları bu gerilimi yansıtıyor:
Siz başlattınız ama bitiren biz olacağız.

 

 

YAZAR:  Declan Walsh

 Declan Walsh, Nairobi, Kenya'da yaşayan The Times'ın Afrika muhabiridir.

 

KAYNAK: https://www.nytimes.com/

Özet
:
NYT: Haziran ayında 12 gün boyunca süren İsrail saldırıları, Tahran’ın 10 milyonluk nüfusunu derinden sarstı ama Bazı İsrailli liderlerin savaşı halk ayaklanmasına dönüştürme umudu boşa çıktı. İranlılar liderlerine karşı değil, normale dönmeye çalışarak hayatta kalmayı seçti. Savaş sırasında kaçanların çoğu geri döndü. Çatışmaların ardından Tahran’da hayat kısmen normale dönmüş görünüyor
Resim
Türkçe
X