Diyarbakır'dan yükselen çağrı: "Dinsiz Kimlik İnşasına Son"

 

 

 

İslam Dünyasına Çağrı: Kimliğin ve Ahlakın Savunusu Üzerine Yeni Bir Bilinç Arayışı

 

Diyarbakır’da 10. Âlimler Buluşması — 11-12 Ekim 2025

 

Diyarbakır’da gerçekleştirilen İttihadu’l Ulema’nın 10. Âlimler Buluşması, yalnızca bir ilmî toplantı değil; çağın yönsüzleşmiş değer dünyasına karşı ümmetin kolektif hafızasına yapılan bir hatırlatma niteliği taşıyor. “İslami Değerlerimize Yönelik İdeolojik Saldırılar” başlığıyla düzenlenen toplantının sonuç bildirgesi, modern çağın kültürel ve ahlaki meydan okumalarına karşı ümmetin ortak bir bilinç hattı oluşturması gerektiğini vurguluyor.

 

Modern ideolojiler karşısında İslam’ın direnci

 

Bildirge, çağdaş ideolojik akımların İslam’a alternatif bir “kimlik sistemi” inşa etmeye çalıştığına dikkat çekiyor. Bu yönüyle metin, yalnızca ahlaki bir uyarı değil; aynı zamanda sosyolojik bir tahlil niteliği de taşıyor.


Ulema’ya göre modern seküler düşünce, bireyi Yüce Allah’tan, O'nun indirdipi Kitap'tan ve toplumlarımızın temel taşı niteliğindeki ortak değerlerimizden kopararak “dinsiz bir kimlik” üretmeye çalışıyor. Bu nedenle çözüm, yalnızca dini değil; kültürel ve eğitimsel bir direniş hattı oluşturmakta yatıyor.

 

Medreseler, kültür kurumları ve eğitim alanları, bu direnişin merkezinde yer almalı. Zira bildirge, ümmetin kimlik mücadelesinin “sahih bilgi üretimi”yle yeniden canlandırılması gerektiğini vurguluyor.

 

Kürt toplumu örneği: İslam’la şekillenen kimlik

 

Metinde dikkat çeken unsurlardan biri, Kürt halkının tarihsel kimliğine yapılan vurgu. İttihadu’l Ulema, Kürtlerin İslam’la tanıştıktan sonra kimliğini ve ahlakını bu değerler üzerine inşa ettiğini hatırlatarak, son yıllarda özellikle Kürt toplumunda yürütülen kültürel ve ideolojik müdahalelere dikkat çekiyor.


Bu vurgu, sadece etnik bir kimlik tespiti değil; aynı zamanda İslam’ın toplumsal bağ kurucu gücünün altını çizen bir yaklaşım. Ulema’ya göre, Kürt halkının tarihsel özgünlüğü, İslam’la şekillenmiş ahlaki yapısında saklı.

 

Aile ve toplumsal çözülme: Kültürel savaşın en ön cephesi

 

Sonuç bildirgesinin en güçlü bölümü ise aile kurumuna ayrılmış. Dijital kültür, medya ve tüketim alışkanlıklarının aileyi çözerek toplumu “bireyler yığınına” dönüştürdüğü tespiti yapılıyor.


Zina ve eşcinsel birlikteliklerin “özgürlük” adı altında topluma dayatılmasına karşı çıkan bildirge, aileyi İslam toplumunun “son siper hattı” olarak tanımlıyor. Bu yönüyle bildirge, Batı merkezli kültürel normların karşısında İslami bir değer savunusu inşa etmeyi amaçlıyor.

 

Eğitim, medya ve gençlik: Direnişin yeni alanları

 

Ulema’nın çağrısı, yalnızca uyarı düzeyinde kalmıyor; pratik bir strateji önerisi de getiriyor.


Gençliğin modern ideolojik saldırılar karşısında savunmasız bırakılmaması gerektiği, bunun için İslamî medya platformları ve alternatif eğitim modellerinin geliştirilmesi gerektiği belirtiliyor.


Bu yaklaşım, “ümmetin yenilenme gücü gençliktedir” ifadesinde somutlaşıyor. Yani çözüm, sadece geçmişin mirasını korumak değil; onu geleceğin diliyle yeniden üretmek.

 

 

Mescid-i Aksa ve ümmet bilinci

 

Bildirgenin uluslararası boyutu da göz ardı edilemez. Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın işgaline karşı durmanın “her Müslüman için dini bir vecibe” olduğunun vurgulanması, meseleyi yerel değil küresel bir sorumluluk alanına taşıyor.
Bu vurgu, İslam dünyasında yeniden oluşmakta olan ümmet bilincinin diriliş çağrısı olarak okunabilir. Diyarbakır’dan yükselen bu ses, Gazze’den Keşmir’e uzanan bir adalet ve sorumluluk hattının yeniden kurulması gerektiğini hatırlatıyor.

 

Bir sonuç değil, bir çağrı

 

İttihadu’l Ulema’nın bildirgesi, klasik bir sonuç metninden çok bir uyanış manifestosu görünümünde.


Bu metin, İslam dünyasının dağınık coğrafyaları arasında değerler temelinde bir yeniden buluşma çağrısı yapıyor:


Aileyi korumak, gençliği bilinçlendirmek, medreseyi diriltmek, kültürel emperyalizme karşı fikrî bağımsızlık kazanmak…


Tüm bu başlıklar, ümmetin yeniden dirilme iradesinin yapı taşları olarak görülüyor.

 

Sonuç olarak Diyarbakır’daki bu buluşma, yalnızca geçmişe öykünen bir nostalji değil; geleceğe dönük bir stratejik bilinç arayışı. İttihadu’l Ulema, bu bildirgeyle İslam dünyasının önüne, hem fikrî hem ahlaki bir yol haritası koymuş görünüyor.

Özet
:
Diyarbakır’da gerçekleştirilen İttihadu’l Ulema’nın 10. Âlimler Buluşması, yalnızca bir ilmî toplantı değil; çağın yönsüzleşmiş değer dünyasına karşı ümmetin kolektif hafızasına yapılan bir hatırlatma niteliği taşıyor. “İslami Değerlerimize Yönelik İdeolojik Saldırılar” başlığıyla düzenlenen toplantının sonuç bildirgesi, modern çağın kültürel ve ahlaki meydan okumalarına karşı ümmetin ortak bir bilinç hattı oluşturması gerektiğini vurguluyor.
Resim
Türkçe
X