Mossad'ın İran'daki gizli savaşı: Ele geçen belgeler ne gösteriyor?
İsrail casusları, İran'ın füze ve nükleer programlarının yürütüldüğü merkezlere sızarak yıllarca gizli istihbarat toplama faaliyetleri yürüttü ve Tahran'ın silah üretim altyapısının daha önce düşünülenden çok daha kapsamlı olduğunu bilgisine ulaştı.
ABD ve İngiltere dahil Batılı müttefiklerle paylaşılan ve The Times tarafından görülen gizli istihbarat belgeleri, İran'ın nükleer ve füze programlarının tam boyutunu ortaya koyuyor gibi görünüyor. İsrail gizli servisi Mossad ve diğer askeri istihbarat birimlerinin vardığı sonuç, rejimin nükleer silah geliştirme kapasitesi, bilgisi ve bileşenlerinin hızla ilerlediği ve Fordow, Natanz ve İsfahan'daki ana tesislerden çok daha kapsamlı bir düzeyde olduğu yönündeydi.
Bir istihbarat kaynağı Cuma günü The Times'a, İsrail'in yıllardır istihbarat ajanları aracılığıyla birçok yeri izlediğini ve her bir yerde “önceden yerleştirilmiş ajanlar” olduğunu söyledi.
İsrail, İran'ın hızlanan silah programına ilişkin istihbarata dayanarak, 2010 yılından itibaren İran'a yönelik saldırı hazırlıklarına başladı.
Belgeler, 12 günlük savaşın ardından nükleer tesislerdeki hasara ilişkin çelişkili haberlerin ortasında sızdırıldı. ABD BaşkanI Trump, Fordow tesisinin “bunker buster” bombalarıyla sözde yok edildiğini söylerken, bazı uzmanlar zenginleştirilmiş uranyum ve üretilmiş santrifüjlerin kalan stoklarının gelecekte hala nükleer silah üretmeye devam edebileceğini öne sürüyor. Amerika ayrıca Natanz ve İsfahan nükleer tesislerine de saldırılar düzenledi.
İsrail'in askeri operasyonu, Tahran ve İsfahan'daki üç tesiste uranyum zenginleştirmede kullanılan santrifüjlerin üretildiğini tespit eden istihbarata dayanıyordu. Tüm tesisler çatışma sırasında İsrail tarafından saldırıya uğradı.
Saldırılar ayrıca İran'ın ana utanyum zenginleştirme tesisi olan Natanz'daki yedi ayrı bileşene odaklandı. İstihbarat görevlileri, Natanz'ın yerleşim planını haritalamak için sahadaki casusları kullanarak, boru hatları, besleme ve uranyumun katılaştırılması dahil olmak üzere yer üstü ve yer altı binalarını tespit etti. İsrail ayrıca elektrik altyapısını, bir araştırma ve geliştirme binasını, trafo istasyonunu ve elektrik şebekesini desteklemek için jeneratör yapısını da saldırdı. Saldırı ayrıca havalandırma ve soğutma kanallarını da vurdu.
Natanz'ın yanı sıra, İsrail'in keşif birimleri İsfahan'daki bir tesisi, Nur ve Mogdeh hesaplama ve laboratuvar tesislerini, Shariati askeri tesisini ve nükleer silahların testinde kullanılan plastik patlayıcıların yanı sıra diğer gelişmiş malzemeler ve kimyasalların üretildiği Shahid Meisami'deki büyük hangara sızarak saldırdı ve tahrip etti. Bu tesislerin çoğu, 2020 yılında uydu kontrollü bir makineli tüfekle öldürülen İranlı nükleer fizikçi Mohsen Fakhrizadeh'in liderliğindeki bir çatı kuruluş olan SPND tarafından kurulmuştu.
Belgeler ayrıca, savaşın son günlerinde saldırıya uğrayan İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) karargahına ve İsrail'e göre nükleer silahların üretiminde kullanılan bileşenleri geliştiren Sanjarian gibi nükleer tesislerine sızıldığını da ortaya koydu. Rapora göre, 2024 yılı sonuna kadar İran, araştırma aşamasından ileri düzey bir patlayıcı ve radyasyon sistemi oluşturma aşamasına geçerek deneyler gerçekleştirmiş ve “birkaç hafta içinde” nükleer kapasiteye ulaşabilecek noktaya gelmişti.
Değerlendirmenin ölçeği ve ayrıntıları, yıllardır süren ve halen devam ediyor olabilecek istihbarat toplama faaliyetlerine işaret ediyor. Trump, Lahey'deki NATO zirvesinde gazetecilere, “Oraya saldırıdan sonra giden adamlar var ve her şeyin tamamen yok olduğunu söylediler” dedi ve casusların halen İran topraklarında olabileceğini ima etti.
İsrail'in sızma derinliği, 2010 yılında bir İranlı nükleer bilim adamının güpegündüz suikasta kurban gitmesiyle ortaya çıktı. O zamandan bu yana dört kişi daha suikasta kurban gitti. Ancak bu durum, geçen yıl Temmuz ayında Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye'nin suikastıyla daha da ön plana çıktı. Mossad, Tahran'daki bir konukevinin birkaç odasına patlayıcı yerleştirmek için İranlı güvenlik ajanlarını tutmuştu.
The Times'ın gördüğü istihbarat belgeleri, İran'ın ayda düzinelerce uzun menzilli, karadan karaya füze üretmeyi hedeflediğini ve bu sayının yılda 1.000'e ulaşabileceğini, hedefin ise 8.000 füze stoğu olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, İran'ın savaşa 2.000 ila 2.500 balistik füzeyle başladığını tahmin ediyor.
İran'daki ajanlar, daha sonra saldırıya uğrayan tüm atölye ve fabrikaları ziyaret ederek İsrail'in “büyük miktarda füze üretimini destekleyen tüm endüstriyi” hedef almasını sağladı. Belgelerde alıntılanan bir istihbarat kaynağına göre, bu tesisler hem askeri hem de sivil nitelikteydi.
Bu tesislerden biri, Hazar Denizi kıyısındaki Rasht'ta bulunan ve İran Havacılık ve Uzay Sanayii Örgütü'nün himayesinde faaliyet gösteren Muad Tarkivi Noyad idi. İsrail istihbaratına göre, bu tesis füze üretiminde gerekli olan tüm karbon fiberi üretiyordu. Bu tesis de İsrail tarafından saldırıya uğradı.
Son iki hafta içinde Tahran'ın 30 km güneydoğusundaki Parchin askeri kompleksi de dahil olmak üzere onlarca yer ve hedefin yanı sıra, füze yönlendirme, sevk ve idare sistemleri ile füze savaş başlığı ve motor üretim tesislerine düzenlenen saldırılar, on yıllar boyunca kurulmuş karmaşık bir üretim sistemini ortaya çıkardı.
İran rejimine bu derece sızılmış olması, Tahran'da yerel casuslara karşı yürütülen operasonları daha da artırdı. 12 gün süren savaş sürecinde İran, casusluk şüphesiyle onlarca kişiyi tutukladı. Haniye suikastının ardından zaten köstebek avı başlamıştı ve İRGC üyeleri birbirlerini güvenlik ihlali yapmakla suçluyorlardı. Bu durum, Cuma günü Mossad'ın X üzerinden yaptığı bir paylaşımla daha da netleşti; paylaşımda, İranlıların İRGC yetkililerinden ve rejime ait araçlardan uzak durmaları uyarısı yapıldı.
İsrail'in içeriden bilgi sağlayanlar da dahil olmak üzere İran'da eleman devşirme yöntemleri gizli tutulmaktadır, ancak bu yöntemler popüler bir casusluk dizisi olan Tehran'ın da ilham kaynağı olmuştur. Mossad'ın İran'da gerçekleştirdiği en ünlü operasyonlardan biri, 2018 yılında devasa bir kasadan İran'ın nükleer arşivlerinin ele geçirilmesiydi. Bu çok gizli belgeler daha sonra Trump'ı 2015 nükleer anlaşmasından çekilmeye ikna etmek için kullanıldı.
KAYNAK: https://www.thetimes.com/