İsrail Suriye'nin güneyinden Lübnan'ı işgale hazırlanıyor

 

 

 

Lübnan'da yayınlanan AL-AKHBAR gazetesi yazarlarından İbrahim EL-Emin, İsrail'in Lübnan ve Suriye ile ilgili olası planları hakkında detaylı ve bir çok parametreyi bir arada değerlendirdiği detaylı bir analiz kaleme aldı. Yazıda; ABD-İsrail'in İran ve Lübnan politikası, Fransa ile ABD'nin özellikle Lübnan konusunda ayrışmaları ve İsrail'in Suriye'deki yeni durumdan faydalanarak Lübnan'a çok kapsamlı bir kara harekatı düzenlemeyi planladığına dair iddialar ele alınıyor:

 

Suriye'deki değişim sonrası hesaplar: İsrail Amerika'ya Lübnan'daki işgalini genişletmek için bir plan sunuyor

 

İbrahim El-Emin

 

Düşman İsrail'in Lübnan'daki stratejisini keşfetmek artık olağanüstü çaba gerektirmiyor. Filistin, Lübnan ve Suriye'ye yönelik savaşın bir buçuk yıl önce son şekliyle başlamasından bu yana Netanyahu, işgalci devletin askeri ve güvenlik doktrininde pratik değişiklikler yaptı.

 

Kuruluşundan bu yana İsrail'in doktrinini karakterize eden yayılmacı yaklaşım, 7 Ekim 2023'ten sonra tüm bölgeyi ele almak için bir temele dönüştürüldü. Düşman, stratejik koruma olarak gördüğü şeyi sağlamak için kendisini çevreleyen tüm alanlarda güvenlik, askeri ve siyasi gerçekleri empoze etmek zorunda olduğuna inanıyor.Lübnan savaşı ve Koruyucu Hat Operasyonu'nun düşman tarafından ele alınışı, İsrail'in kuzey cephesinde daha fazla savaşa hazırlandığını gösterdi.

 

Gazze'deki Direnişçiler İsrail'i Yanıltmış Olabilir, Ama İsrail'in Kibri de İşlerine Yaradı

 

Gazze'deki direniş grupları, İsrail'i stratejik olarak yanıltmayı başarmış olabilir. Ancak bu başarıda, İsrail'in onları "ikincil düşman" olarak gören küstah tavrı da etkili oldu. İsrail'in tüm siyasi, askeri ve istihbarat kurumları, esas odaklarını Lübnan'daki Hizbullah ve İran'ın doğrudan desteklediği Suriye-Irak eksenindeki güçler gibi "daha büyük tehditler" olarak gördükleri hedeflere yöneltmiş durumda.

 

Bu durum, Gazze'deki direnişin hareket alanını genişletti. İsrail, Gazze'yi hafife alarak buradaki grupları uzun vadeli bir tehdit olarak görmedi. Oysa direniş, bu ihmalkârlığı ustalıkla kullanarak hem askeri hem de psikolojik üstünlük sağladı.

 

Ancak İsrail'in asıl korkusu, Lübnan sınırındaki Hizbullah'ın gücü ve İran'ın bölgedeki askeri varlığı. Bu nedenle, İsrail'in ana kaynakları bu "daha büyük tehditlere" karşı konuşlandırıldı. Gazze ise bu stratejik kör noktadan faydalanarak beklenmedik bir direniş sergiledi.

 

Sonuç olarak, İsrail'in kibrinin ve yanlış önceliklendirmesinin, Gazze direnişinin elini güçlendirdiği ortada. Ancak bölgedeki gerilim tırmanmaya devam ederken, İsrail'in bundan sonraki hamleleri belirleyici olacak.

 

Değerlendirme Süreçleri Devam Ediyor, Ancak İlk Sonuçlar Net: İsrail Kendi Kurallarını Dayatıyor

 

Yaşananlara dair devam eden değerlendirme süreçlerinin sonuçları bir noktada kamuoyuyla paylaşılacak ve birçok konu açıklığa kavuşturulmaya çalışılacak. Ancak ilk tespitler, düşmanın savaş sırasında ve şu anda, kendi çıkarları doğrultusunda her türlü adımı atma hakkı olduğuna inandığını gösteriyor. Bu da tek bir şey anlamına geliyor: İsrail, Lübnan ve Suriye'de "açık uçlu" askeri operasyon hakkını elinde tutmaya kararlı!


 

Diplomatik Belgeler: Paris, geçen Kasım'daki ateşkes öncesinde ABD'nin Lübnan'da yeni bir düzen planladığı iddiasını doğruladı.

 

İsrail, Batı'yı "İsrail ve ABD'nin düşmanlarıyla mücadelede desteklenmeye layık olduğuna" ikna etme stratejisi kapsamında, Lübnan'daki sözde "kazanımlarını" pazarlıyor. Ancak liderleri, bazı özel operasyonları fazlasıyla öne çıkarıyor.

 

Netanyahu da birkaç gün önce bu taktiği kullandı: Lübnan'daki suikastlarla, Şehit Hizbullah Genel Sekreteri Seyid Hasan Nasrallah'ın öldürülmesiyle ve "Çağrı cihazları" operasyonuyla övünerek, bunları "Ortadoğu'da büyük bir değişim planının" parçası olarak sundu.

 

Onun asıl amacı, İsrail kamuoyuna ve Batılı müttefiklerine pazarladığı gibi, "İsrail'i çevreleyen terör kuşağını kırmak", yani Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Suriye ve Irak'a uzanan direniş ekseninin etkisini kırmak.

 

Netanyahu, "Görev henüz bitmedi" narasını sürekli tekrarlayarak, Gazze'deki savaşın sürmesini, Lübnan ve Suriye'ye yönelik saldırıların devam etmesini ve dünyanın çeşitli yerlerinde ilan edilmeyen güvenlik operasyonlarını meşrulaştırmayı hedefliyor.


 

İsrail'in Ana Hedefi: Kazanımları Sağlamlaştırmak ve Genişletmek

 

İsrail şu anda, Lübnan ve bölgede "elde edilen kazanımları pekiştirme ve genişletme" düşüncesinin dışına çıkmıyor. Bu bağlamda, şu anda sahada yürüttüğü operasyonları ve gelecek aşamaya dair planlarını anlamak mümkün.

 

ABD'nin İsrail'in planlarını onaylaması, daha fazla saldırganlığı teşvik ediyor. Bu durum, ABD'nin Lübnan'a "İsrail'in bahanelerini ortadan kaldırma" gerekçesiyle tavizler vermesi yönündeki baskılarıyla da örtüşüyor.

 

Ancak şu soru yeniden gündeme geliyor: İsrail ve ABD, Lübnan'ın bir kaos ülkesi olmasını mı tercih ediyor, yoksa kendi çıkarlarına tamamen bağlı ve İsrail'in şartlarını kabul edecek bir otoriteyi dayatabileceklerine mi inanıyorlar?

 

Geçen Kasım ayındaki ateşkes öncesinde, BM ve Arap/uluslararası karar merkezlerindeki görüşmeler, ABD ve İsrail'in düşünce yapısını ortaya koydu. Ayrıca, Batı'nın ve direniş karşıtı Arap aktörlerin ya bu projenin içinde olduğunu ya da yönünü değiştirecek güce sahip olmadığını gösterdi. Bu durum, Lübnan'daki ateşkes kararının uygulanmasını denetleyen uluslararası gözlem komisyonunun çalışmalarında da kendini belli ediyor.


 

Sonbahar Müzakereleri: ABD Lübnan'da Yeni Bir Siyasi Düzen Peşinde

 

"El-Ahbar" gazetesinin ulaştığı Arap diplomatik belgeler, ateşkes kararı ve sonrasındaki müzakerelere dair bazı noktaları ortaya çıkarıyor. Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan bir kaynak, o dönemde ABD'nin "Lübnan'daki sistemin yapısında köklü değişiklikler yapmak, bölge için çizilen Amerikan politikasına daha uyumlu siyasi ve idari elitler getirmek için çalıştığını" ifade etmişti.

 

Sonuç olarak:

  • İsrail, "açık uçlu operasyon" hakkını sürdürme niyetinde.

  • ABD, Lübnan'da kendine bağlı yeni bir siyasi elit oluşturmaya çalışıyor.

  • Batı ve direniş karşıtı Arap aktörler, İsrail'in saldırganlığını dolaylı yoldan destekliyor.

 

Bu tablo, bölgede daha büyük çatışmaların kapıda olduğunu gösteriyor.

 

Fransız Kaynak: "ABD, Lübnan'da Sistemi Yeniden Şekillendirmek İstiyor"

 

Fransız yetkililer, Arap diplomatlara yaptıkları değerlendirmede, "ABD'nin İsrail'in askeri hamlelerinden yararlanarak Lübnan'daki sistemi yeniden yapılandırmaya çalıştığını" belirtti. Fransız kaynak, "ABD'nin direniş ekseninin yenilebileceğine dair inancının arttığını" ifade etti.

 

Fransa'nın Hayal Kırıklığı: ABD, Paris'i Devre Dışı Bırakmaya Çalışıyor

 

Fransız yetkili, "Fransa'nın, ABD'nin Lübnan'daki varlığını gölgeleme çabalarından duyduğu hayal kırıklığını" dile getirdi:

 

  • "ABD tarafı, müzakerelerde ellerindeki kozları Fransa'dan bilinçli olarak saklıyor."

  • "Bizden, detaylarını bilmediğimiz adımlara destek vermemizi istiyorlar."

 

Fransa, ABD'nin Çok Uluslu Güç Planını Reddetti

 

Diğer Fransız kaynaklar, "Fransa'nın, Lübnan'daki ateşkese ilişkin ilk ABD taslağını, çok uluslu bir gücün Güney Lübnan'a konuşlandırılması çağrısı yaptığı için reddettiğini" doğruladı. Gerekçe olarak:

 

  • "Böyle bir güç, UNIFIL'in yetkilerini zayıflatır."

  • "Fransa'nın bu güç içindeki ve genel olarak Lübnan'daki rolünü baltalar." gösterildi.

 

Fransa-Suudi Arabistan Koordinasyonu ve İran ile Temaslar


Bir başka Fransız yetkili, savaş sırasında "Fransa ile Suudi Arabistan arasında, Jean-Yves Le Drian ve Kraliyet Danışmanı Nizar Al-Aloula'nın yürüttüğü yakın bir Lübnan koordinasyonu olduğunu" aktardı. Ayrıca:

 

  • "Fransa, savaşın Lübnan'daki yansımalarını sınırlamak için ABD ve İsrail'in hoşnutsuzluğuna rağmen Tahran'la temas halinde."

  • "Washington, Fransa'nın İran'ı ateşkes çabalarına dahil etmesinden ve ABD ile koordinasyonsuz hareket etmesinden rahatsız."

 

Diplomatik Analiz:

 

  • ABD, İsrail'in askeri baskısını kullanarak Lübnan'da kendine yakın bir siyasi düzen kurmaya çalışıyor.

  • Fransa, bölgedeki nüfuzunu korumak için hem Suudi Arabistan hem de İran'la paralel diplomasi yürütüyor.

  • ABD-Fransa gerilimi, Lübnan'ın geleceğine dair küresel güçler arasındaki rekabeti yansıtıyor.

 

Sonuç: Lübnan, bölgesel ve uluslararası güçlerin çekişme alanı olmaya devam ederken, Fransa'nın İran ile temasları, ABD-İsrail ekseninin planlarını sekteye uğratabilecek bir dinamik oluşturuyor.

 

27 Kasım’dan Sonra Neler Değişti?

 

Görünen o ki, ateşkesin ilanından kısa bir süre sonra İsrail’in stratejisinde büyük bir değişim yaşandı. Bu değişimin temel nedeni, Suriye’deki köklü dönüşüm.

 

Herkes, Suriye ordusunun nasıl 10 gün gibi kısa bir sürede çöktüğünü anlamaya çalışıyor. Ancak ilgili taraflar, ABD destekli bir güvenlik-diplomasi anlaşmasının bu sonucu hazırladığı yönünde görüş bildiriyor. İsrail Başbakanı’nın son konuşmasında “Nasrallah suikastının Esad rejimi üzerindeki etkisine” değinmesi de dikkat çekici. İsrail, direniş ekseninin Suriye’yi kaybetmesini stratejik bir fırsat olarak görüyor ve bu boşluğu kendi lehine kullanmaya çalışıyor.

 

Abu Dabi Görüşmeleri: Suriye, ABD ve İsrail’e Filistinli Grupları Dizginleme Sözü Verdi

 

ABD yönetimi ile Ahmed Şaraa’nin hükümeti arasındaki görüşmelerde, İsrail’in talepleri ön planda tutuluyor. Suriye’deki bazı gruplar, İsrail’in kendilerini koruyacağı yanılgısına düşmüş durumda. Oysa İsrail, Şaraa hükümeti geçici de olsa kendi şartlarını kabul ederse anlaşmaya hazır.

 

Son dönemde, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) arabuluculuğuyla Şaraa hükümeti ile İsrail ve ABD arasında temaslar gerçekleşti. Bu görüşmelerde çeşitli konularda mutabakat sağlandı.

 

Gözden kaçan bir detay: Şaraa’nin BAE’ye gitmesinden günler önce İsrail’in Suriye’ye düzenlediği hava saldırıları aniden durdu. Şaraa, Abu Dabi’den “İsrail’in güney Suriye’deki tampon bölgeyi genişletmeyeceği” garantisini aldı.

 

İsrail bu söze şimdilik uyuyor. Dün, hedef göstererek Şehna bölgesi çevresindeki silahlı grupları vurdu. Ancak bu saldırı, geçmiştekiler kadar sert değildi. Çünkü İsrail, Dürzi lider Şeyh Muvaffak Tarif’in baskısı altında. Tarif, Netanyahu’dan Suriye Dürzilerinin rejimden ayrılması için destek sözü aldığını iddia ediyor.

 

Suriye’nin İsrail’e Verdiği Tavizler

 

Ahmed Şaraa hükümeti, İsrail’in taleplerini yerine getirmek için şu adımları attı:

 

  1. Filistinli direniş gruplarını (İslami Cihad gibi) Suriye’den uzaklaştırma operasyonları başlattı.

  2. Hamas liderliğiyle temasa geçerek, “Suriye topraklarından İsrail’e karşı eylem yapılmaması” garantisi aldı.

  3. Irak-Suriye ve Lübnan-Suriye sınırlarında Hizbullah’ın hareket alanını kısıtlamak için güvenlik önlemlerini artırdı.

 

Hatta Şaraa'ya yakın güçler, Lübnan sınırında anlamsız çatışmalar çıkararak İsrail’e “Hizbullah tehdidini kabul ettikleri” mesajı vermeye çalıştı.

 

Ancak İsrail’in Asıl Hedefi: Lübnan’da Yeni Bir Düzen

 

Tüm bu gelişmeler, İsrail’in ana hedefi olan “Hizbullah’ı Lübnan’da kökten çökertme” planına hizmet etmiyor. İsrail, Lübnan’daki müttefiklerinin (Lübnan Kuvvetleri gibi) direnişe karşı mücadele ettiğini görüyor. Ancak bu grupların Hizbullah’ı bitiremeyeceğini biliyor.

 

Bu nedenle İsrail, “Direnişi kendi eliyle yok etmek” için yeni bir strateji arayışında. Lübnan’da kaos çıkarıp doğrudan müdahale etmek mi? Yoksa Suriye üzerinden dolaylı bir savaş mı?

 

Sonuç:

  • Suriye’deki rejim değişikliği, İsrail’e yeni fırsatlar sundu.

  • Ancak Hizbullah’ın Lübnan’daki gücü hâlâ ana tehdit olarak duruyor.

  • İsrail, bir sonraki hamlesini planlarken, ABD ve BAE’nin desteğini arkasına alıyor.

 

Suriye’deki güç boşluğu, bölgede yeni bir savaşın tetikleyicisi olabilir.

 

Netanyahu Kara Harekâtı Düşünüyor Mu?

 

İsrail ve ABD'nin son dönemdeki tutumları, yeni bir kara harekatı ihtimalini gündeme getiriyor. Netanyahu'nun son Washington ziyaretinde, taraflar arasında İran'ın bölgedeki etkisini kırma stratejileri masaya yatırıldı. Batılı diplomatik kaynakların "El-Ahbar"a aktardığına göre:

 

  • Netanyahu, Trump'ın "İran'la müzakere" yaklaşımının aksine, "İran destekli tüm cephelerde savaşın genişletilmesi" projesini sundu.

  • Trump, Yemen'deki savaşa şimdilik müdahale etmemesini, İran'a yönelik adımları da görüşmeler sonuçlanana kadar ertelemesini tavsiye etti.

  • Ancak Lübnan ve Filistin politikasında değişiklik talep etmedi. Bu da İsrail'in saldırganlığını tırmandırma ihtimalini artırıyor.


 

Büyük Ölçekli Kara Harekâtı Planı

 

Aynı kaynaklara göre, Netanyahu:

 

  • ABD'ye, "Hava operasyonlarının yetersiz kaldığını, Hizbullah'ın kapasitesini yeniden inşa ettiğini" iletti.

  • "Büyük bir kara harekatı olmadan Hizbullah'ın etkisiz hale getirilemeyeceğini" savundu.

  • İşgal ordusu genelkurmayı, Lübnan'a yönelik kapsamlı bir istila planı hazırladı.

 

Planın Ayrıntıları:

 

  1. İsrail, Suriye'de işgal ettiği bölgeleri (Lübnan'ın doğu sınırı, Kuneytira, Şam'ın batı kırsalı) bir atlama tahtası olarak kullanacak.

  2. Buradan, Lübnan'ın Bekaa Vadisi, Raşaya ve Hasbaya bölgelerine ani bir saldırı düzenlenecek.

  3. Aynı anda, Güney Lübnan'daki Arqoub sınırından da kara birlikleri girecek.

  4. Operasyon, yoğun hava saldırılarıyla desteklenecek.


 

Suriye'deki Değişim Planı Kolaylaştırdı

 

Bu plan, son Suriye krizinden faydalanılarak daha kolay uygulanabilir hale geldi. İsrail:

 

  • Suriye rejiminin zayıflığını kullanarak, Lübnan sınırındaki askeri varlığını güçlendirdi.

  • Dürziler üzerinden baskı kurarak, Şam'ın tepkisini zayıflatmaya çalışıyor.

  • ABD'nin yeşil ışığıyla, Hizbullah'ı kuşatma stratejisini derinleştiriyor.


 

Tehlikenin Boyutu: Yeni Bir Bölgesel Savaş Kapıda Mı?

 

  • Netanyahu, Trump'ın "daha sert İran politikası"ndan cesaret alıyor.

  • Hizbullah, İsrail'in kara harekatı ihtimaline karşı hazırlıklarını artırıyor.

  • Lübnan'daki siyasi kriz, İsrail'in müdahalesini kolaylaştırabilir.

 

Sonuç: İsrail, Hizbullah'ı kökten çökertmek için kara harekatını göze alıyor. Ancak bu hamle, Lübnan'ı bir savaş ateşine sürükleyebilir. ABD'nin tutumu ise Netanyahu'nun elini güçlendiriyor.

 

Uyarı: Eğer bu plan devreye girerse, bölge yeni bir kanlı çatışma döngüsüne sürüklenecek.

 

YAZAR: İBRAHİM EL-EMİN

 

KAYNAK: https://www.al-akhbar.com/

 

 

Özet
:
Lübnan'da yayınlanan AL-AKHBAR gazetesi yazarlarından İbrahim EL-Emin, İsrail'in Lübnan ve Suriye ile ilgili olası planları hakkında detaylı ve bir çok parametreyi bir arada değerlendirdiği detaylı bir analiz kaleme aldı. Yazıda; ABD-İsrail'in İran ve Lübnan politikası, Fransa ile ABD'nin özellikle Lübnan konusunda ayrışmaları ve İsrail'in Suriye'deki yeni durumdan faydalanarak Lübnan'a çok kapsamlı bir kara harekatı düzenlemeyi planladığına dair iddialar ele alınıyor.
Resim
Türkçe
X