İsrail'i Suriye'de kim durduracak?

 

 

 

 

İsrail Suriye'de ne istiyor? İsrail'in pozisyonuna bakıldığında iki neden olası görünüyor.

 

Birincisi, yeni rejimle bir barış anlaşması müzakere etmek ki bu olasılığa kapı açmış durumda.

 

İkincisi ise sözde bir “azınlıklar ittifakı” adına, Suriye'yi zararsız hale getirmek ve bölgeyi İsrail'in açık ara en güçlü olacağı etnik ve mezhepsel mikro devletçiklerden oluşan bir yama haline getirmek amacıyla komşusunun parçalanmasında rol almak.

 

İsrail kararını çoktan verdi mi? Beşar Esad rejiminin düşmesinden bu yana gerçekleştirilen yüzlerce saldırı, komşusunun topraklarının bir kısmını kemirmesi, savaşçı söylemi ve işgal tehditleri, güçlü bir konumdan barış anlaşmasına varmayı amaçlıyor olabilir mi?

 

Başka bir deyişle, Şam'ı ilhak edilen Golan üzerinde herhangi bir egemenlik iddiasında bulunmaktan caydırmak için mi? Bu da bir olasılık. Ancak en azından bu ihtimal zayıf görünüyor: İsrail ne kadar çok müdahale ederse, Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el Şaraa'nın İsrail'le ilişkileri normalleştirmesi o kadar zorlaşacaktır.

 

Dolayısıyla her şey İsrail'in ikinci seçeneği tercih ettiğini gösteriyor. Neden mi? Sınırında İslamcı bir hükümetin, özellikle de Türkiye'nin desteklediği bir hükümetin yerleşmesinden vebadan korkar gibi korktuğu için mi? Yoksa bölgeyi yeniden şekillendirmek için bu ivmeyi yakalamak istediği için mi?

 

Bu aşamada her iki yorum da savunulabilir, ancak ikincisi her geçen gün daha fazla ağırlık kazanıyor.

 

Her halükarda Şam ile Kürtler arasındaki anlaşma İsrail'in planlarını bozdu. Ancak Dürziler ile yeni rejim arasındaki gerilim İsrail'e Suriye'deki oyuna müdahale etmek ve bölünme tohumları ekmek için yeni bir fırsat sunuyor. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich bunu gizlemiyor.

 

“İsrail, Suriye parçalanana kadar mücadeleye devam edecek” dedi.

 

İsrail'in planını gerçekleştirmesine kim engel olacak? Görünüşe bakılırsa, hiç kimse. İsrail, en azından son 18 aydır kanıtladığı gibi, istediğini istediği yerde yapıyor. İçindeki en radikal sesler önce canavarlıkları dile getiriyor. Sonra bu canavarlıklar daha kabul edilebilir bir kılıfla Gazze ve Batı Şeria'da gerçekleştiriliyor.

 

Suriye'nin farklı bir vaka olduğu iddia edilebilir. Kim ne derse desin, dünyanın büyük güçleri Filistin'in kaderini umursamıyor, ama Suriye'de durum böyle değil. İsrail'in planı Türkiye, Rusya, Suudi Arabistan, Avrupa ve hatta ABD'nin isteklerine ters düşüyor. 7 Ekim katliamları nedeniyle Gazze'de yaşanan vahşeti görmezden gelenler aynı şeyi Suriye'de yapamayacaklardır. Çünkü burada da alternatif bir anlatı ortaya çıkamıyor: İsrail yine saldırıyor ve Suriye kendini savunma zahmetine bile girmiyor.

 

Bu durum, söz konusu güçleri bu kez bu istikrarsızlaştırma politikasına karşı çıkmaya itmeye yetecek mi? İsrail'in iddia ettiği gibi barış peşinde olmadığını bilakis kendi iç dinamiklerini, güvenlik saplantısını ve hegemonik cazibesini besleyen bitmek bilmeyen bir savaş istediğini görmelerini sağlayacak mı?

 

ABD, Sezar Yasası'nın [ABD tarafından 2020'de Suriye hükümetine ve onu destekleyen tüm kuruluşlara yaptırım uygulamak ve Şam'ı siyasi bir geçişe zorlamak amacıyla çıkarılan yasa] uygulanmaya devam etmesine rağmen, Şam ile Kürtler arasındaki anlaşmanın sağlanmasında önemli bir rol oynadı.

 

Suudi Arabistan Suriye'ye mali yardım sağlama konusunda çok ciddi görünüyor. Avrupa da bu yönde hareket ediyor. Yeni rejimin sponsoru olan Türkiye'nin de İsrail'in planlarını bozmasına izin vermeye niyeti yok. Türkiye, İsrail'e karşı durabilecek en yetenekli ya da tek bölgesel güç.

 

Tüm bu nedenlerden dolayı Tel Aviv'in Suriye'de Gazze'de olduğundan daha az hareket alanı olacaktır. Ancak Dürzileri Şam'dan koparmayı başarırsa denklem değişebilir.

 

İşte bu yüzden bekle ve gör politikası artık kabul edilemez. Bu senaryonun gerçekleşmesini istemeyen herkesin uyanıp Şara'nın otoritesini güçlendirmeye katkıda bulunmasının ve aynı zamanda eski cihatçı cumhurbaşkanından azınlıklara saygı konusunda somut sonuçlar talep etmesinin zamanı geldi.

 

Niyetleri ve dönüşümü hakkında ne düşünülürse düşünülsün, Şaraa paradoksal bir şekilde Suriye'nin çöküşünü engellemek için tek umudu temsil ediyor. Netanyahu ise onun en büyük mezar kazıcısı.

 

 

YAZAR: Anthony SAMRANI

Anthony SAMRANILorientlejour'un Eş Genel Yayın Yönetmenidir.

 

KAYNAK: https://today.lorientlejour.com/

Özet
:
İsrail'in Suriye ile ilgili planı nedir ve bu planını gerçekleştirmesine kim engel olacak? Görünüşe bakılırsa, hiç kimse. İsrail, en azından son 18 aydır kanıtladığı gibi, istediğini istediği yerde yapıyor. İçindeki en radikal sesler önce canavarlıkları dile getiriyor. Sonra bu canavarlıklar daha kabul edilebilir bir kılıfla Gazze ve Batı Şeria'da gerçekleştiriliyor.
Resim
Türkçe
X