Suriye'de İsrail'in Dürziler üzerinden provokasyonu devam ediyor

 

 

 

 

Şam Yakınlarında Mezhep Çatışmalarında son rakamlara göre 70 Kişi Öldü

 

Devlet medyası ve bir Suriye gözlem grubunun aktardığına göre, Çarşamba günü Şam yakınlarında Dürzi ve Hükümete yakın gruplar arasında çıkan çatışmalarında en az 13 kişi hayatını kaybetti. Bu, Suriye'nin Dürzi dini azınlığın konu olduğu  ikinci şiddet olayı oldu.

 

Çatışmalar, başkentin büyük ölçüde Arapça konuşan Dürzilerin yaşadığı Sahnaya ve Jaramana banliyölerinde patlak verdi. Dürziler, Suriye nüfusunun yalnızca %3'ünü oluşturuyor.

 

Kurtarma ekipleri ve güvenlik kaynaklarına göre, çoğunluğu Sünni olan silahlı gruplar, sosyal medyada yayılan ve Dürzi bir kişiye atfedilen, Hz. Muhammed'e hakaret içerdiği iddia edilen bir ses kaydını gerekçe göstererek Dürzil gruplarla çatıştı. Dürzi liderleri ise salı günü Jaramana'daki şiddeti kınayarak iddia edilen mesajın "uydurma" olduğunu söyledi.

 

Tarihsel olarak çok dinli bir ülke olan Suriye, otokratik eski lider Beşar Esad'ın devrilmesinin ardından yeniden inşa sürecinde. Suriye yönetimi, azınlıkların korunacağına dair defalarca beyanatta bulundu. Hükümet ve Dürzi temsilcileri, salı günü Jaramana'daki saldırının sorumlularının hesap vermesini sağlamak üzere anlaştı.

 

"Bir Savaş Alanına Dönüşebilir"


Jaramana'daki ölümcül saldırıdan yaklaşık iki ay önce, bir başka azınlık grup olan Nusayrilerle de özellikle Akdeniz kıyısındaki Lazkiye bölgesinde çatışmalar çıkmış ve Nusayrileri desteklediğini iddia eden güçlerin hükümet güçlerine kurduğu pusu sonrasında bazı art niyetli grupların Nusayri vatandaşlara karşı saldırıları olmuştu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre, mart ayında Suriye'nin iç güvenlik, savunma ve yardımcı birliklerininin de içinde olduğu güçler tarafından çoğu Nusayri olmak üzere 1.500'den fazla kişi öldürüldü.

 

Nusayriler, Beşar Esad'ın babası Hafız Esad'ın bu topluluğu rejiminin belkemiği haline getirmesiyle Esad ailesiyle iç içe geçmiş durumda. Dürziler ise Esad rejimiyle daha dolaylı bir ilişkiye sahipti; Dürziler, 2011'de iç savaş patlak verdiğinden beri cihatçı saldırılara karşı Esad'ın korumasını kabul ederek kendi kalelerinde özerkliklerini korudular.

 

Lyon 2 Üniversitesi'nde Suriye uzmanı olan Fabrice Balanche, "Suvayda gibi kasabalarda, 2011-2012'de Esad'a karşı barışçıl gösteriler yapan Dürziler, rejimin silahlarını kabul ederek milisler oluşturdu" diyor. Balanche'a göre, bu nedenle Dürziler, Nusayriler kadar eski rejimle "bağdaştırılmıyor".

 

Ancak her iki topluluk da İslam, Hristiyanlık ve kadim felsefelerin karışımı olan ve birçok Sünni tarafından sapkın olarak görülen benzer inanç sistemlerine sahip.

 

Savaş sırasında Dürziler, cihatçı grupların hedefi oldu. Nusra Cephesi militanları, haziran 2015'te kuzeydeki Kalb el-Loza köyüne saldırarak en az 20 köylüyü öldürdü. Balanche, "Birçok Dürzi kaçırıldı, fidye karşılığı serbest bırakıldı veya öldürüldü" diyor.

 

İsrail ile İttifak?

 

Jaramana, mart ayında da çatışmalara sahne olmuştu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı İsrail Katz, yeni Suriye yönetiminin Dürzilere yönelik şiddet eylemlerinde bulunması halinde askeri müdahalede bulunacaklarını açıklamıştı.

 

Bu haftaki çatışmaların ardından İsrail, "Çarşamba günü Dürzi azınlığa yönelik saldırılara karşılık 'uyarı' niteliğinde bir hava saldırısı düzenlediğini" açıkladı.

 

Dürziler, Suriye, Lübnan ve İsrail'de yaşayan bir topluluk. İsrail nüfusunun %1,6'sını oluşturuyorlar ve bu durum, onlara İsrail içinde özel bir statü sağlıyor. Müslüman ve Hristiyan İsrail vatandaşlarının aksine, Dürziler İsrail Savunma Kuvvetleri'nde Yahudilerle birlikte zorunlu askerlik yapıyor.

 

Fransız uluslararası ilişkiler düşünce kuruluşu IRIS'te araştırmacı olan David Rigoulet-Roze, "İsrailliler geleneksel olarak Dürzi toplumuna güveniyor" diyor. "Dürziler, İsrail devletine entegre olmuş durumda. Hatta İsrail ordusunda Golani Tugayı'nın ilk Yahudi olmayan komutanı Ghassan Alian veya 2001-2003 arasında Givati Tugayı komutanı olan General İmad Fares gibi prestijli pozisyonlara yükselen Dürzi-İsrailli subaylar var."

 

Mart ve nisan aylarında, Suriyeli Dürzi şeyhlerden oluşan büyük delegasyonlara, iki ülke resmen savaş halinde olmasına rağmen İsrail'e dini bir ziyaret için gitme izni verildi.

 

Esad'ın devrilmesinden bu yana İsrail, Suriye'nin İsrail ile güneybatı sınırındaki Golan Tepeleri'nde askerden arındırılmış bölge olması gereken yere asker göndererek oluşan boşluktan yararlanmaya çalışıyor. Bu toprak parçası daha önce 1967 ve 1981 yıllarında İsrail tarafından işgal edilmişti.

 

Rigoulet-Roze, İsrail'in bu stratejik bölgede daha fazla toprak kontrolü sağlamaya çalışması durumunda, “Dürzilerin, özellikle Suriye'deki sınır ötesi varlıklarından dolayı İsrailliler için bölgesel jeopolitik satranç tahtasında önemli bir taş oluşturması muhtemeldir” diye ekliyor.

 

Güney Suriye'deki Dürzi toplumuna bir jest ve taktiksel bir hamle olarak İbrani devleti, İsrailli Dürziler aracılığıyla gönderdiği insani yardım paketlerinin sayısını da arttırdı.

 

Balanche, “İsrail'in yeni Suriye rejimine karşı büyük bir güvensizliği var ve taktiği de rejimin kontrolü altındaki toplulukları bölmek” diyor. 

 

“İsrail için strateji, bu yeni rejimi zayıflatmak ve zayıf bir konumda tutmaktır.”

 

Bunu yapmanın bir yolu da azınlık topluluklarını Suriye devletinden daha fazla özerkliğe sahip olmaya teşvik etmek. Ancak sahada Dürzi özerkliği düşünülemez gibi görünüyor; nüfusun Suriye'nin her yerine dağılmış olması tek bir Dürzi devletinin kurulmasını zorlaştırıyor. 

 

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Milletler Cemiyeti tarafından hazırlanan ve Suriye ile Lübnan'ın mandasını Fransa'ya veren planlarda Dürzi nüfusu için özerk bir bölge de yer alıyordu. Rigoulet-Roze, “Ancak bugün durum çok farklı - Beşar [Esad] sonrası Suriye'de parçalanma riski var” diyor.

 

İsrail, Dürzileri ayırmaya çalışırken yeni hükümet bunun yerine bir Dürzi toplumuyla uzlaşmaya varmaya çalıştı. Rigoulet-Roze, Suriye lideri Ahmed Al-Sharaa'nın Mart 2025'te Cebel Dürzi olarak da bilinen güneydeki Süveyda vilayetindeki Dürzilerle bir anlaşma imzaladığını ve bu anlaşmayla topluluğun devlet kurumlarına entegre edildiğini, ancak “yerel polis güçlerinin Dürzi nüfusundan seçildiğini ve dürziliğin [farklı] bir kültürel kimlik olarak tanındığını” ekliyor.  

 

Belirsiz bir gelecek

 

Tarihsel olarak, Suriyeli Dürzi toplumunun bir kesimi de farklı inançların ortak Arap kültürüyle birleştiği bir toplumun dini azınlık statülerini en aza indireceği umuduyla Arap milliyetçiliğini desteklemiştir. 

 

Dürzi elitinin bir kısmı da Suriye'de 1940'larda kurulan ve daha sonra 1970'te iktidarı ele geçiren Esad klanı tarafından yönetilen seküler bir parti olan Baas'ı destekledi.

 

On yıllar boyunca Suriye siyasetini kontrol eden parti, İsrail'i genellikle düşman olarak gördü. Bu da İsrail'in Suriye'nin Dürzi toplumuna sunduğu korumayı kabul etmeyi tehlikeli olmasa da riskli bir hareket haline getiriyor.

 

Balanche, “Kafir olarak görülmek de kötü bir şey ama Suriye'de İsrail'le bağlantılı olarak görülmek daha da kötü” diyor.

 

Bazı Dürzi ileri gelenleri, bu durum güvenliklerini garanti etmese de, Suriye ulusuna bağlılıklarını yeniden teyit ederek karşılık verdiler.

 

Suriye'nin Dürzileri için izlenecek kolay bir yol yok - ve pek çok potansiyel bilinmeyen var.

 

“Yeni Suriye rejimine güvenebilir miyiz? İsrail'e güvenebilir miyiz, yoksa bizi yüzüstü mü bırakacak? Biz Arap'ız, İsrail'in Gazze'ye açtığı savaşı nasıl destekleyebiliriz?” diye soruyor Balanche. “Dürziler bugün pek çok karmaşık soruyla karşı karşıya.”

 

 

KAYNAK: https://www.france24.com/

 

Özet
:
FRANCE24: Dürziler, Suriye, Lübnan ve İsrail'de yaşayan bir topluluk. İsrail nüfusunun %1,6'sını oluşturuyorlar ve bu durum, onlara İsrail içinde özel bir statü sağlıyor. Müslüman ve Hristiyan İsrail vatandaşlarının aksine, Dürziler İsrail Savunma Kuvvetleri'nde Yahudilerle birlikte zorunlu askerlik yapıyor.
Resim
Türkçe
X